🐉 Allah In Yasakladığı Iş Ve Davranışlarla Ilgili Ayetler
İslamdaeşler arasındaki ilişki. Eşler arasında avret konusunda bir sınırlama yoktur. Karı-kocanın, birbirinin vücutlarının her yanına bakmaları dokunmaları caizdir. Eşler arasında örtünme zorunluluğu söz konusu değildir. Eşlerin birbirlerini çıplak görmelerinden dolayı da
Bizbu Kur’an’ı insanlara dura, dura okuman için bölüm, bölüm ayırdık. Onu safha, safha bir indirme ile indirdik. Evet insanlara anlaya, anlaya, kavraya, kavraya, anlata, anlata okuyasın diye Biz O Kur’an’ı peyderpey, ara, ara indirdik. Hepsini bir çırpıda, bir
Planyapmaya isteklilik, esneklik, sebatkârlık, kendi kendini düzeltmeye hazır olmak, uzlaşıcılık, alçakgönüllülük, bağımsız düşünme, açık zihinlilik, sağlıklı bir şüphecilik gibi tutumlar önemli eleştirel düşünme tutumlarıdır (Halpern 2003:17-19; Fisher 2001:11-12; Haskins 2006:4).
Kuran-ı Kerîm’in kendine mahsus tertip ve üslûbu içinde şu ana konuları ihtiva etmektedir: İslâm’ın getirdiği inanç, ibadet ve hayat düzeniyle ilgili temel bilgiler; münafıklar, Allah’ın varlığını ve birliğini gösteren deliller, insanın yaratılışı, kabiliyetleri, imtihanı; İsrâiloğulları tarihinin
EyMuhammed, müminleri müjdele!" (Bakara Suresi :223) Cinsel ilişki çocuğun çıktığı yerden olmak şartıyla ister kadının yüzü dönük olsun size, isterse arkası, Cenab-ı Hak (C.C.) helal olan yere ekin tarlası diyor. Yani çocuk yetişen doğum olan yer, bunun dışında herhangi bir yerden varmak haramdır.
Etiket allahın yasakladığı iş ve davranışlar ile ilgili ayetler Allah’ın Yasakladığı İş ve Davranışlar ile İlgili Ayet ve Hadisler Allah ve Resulü’nün yasakladığı
DAİMİŞİ TEVHİD OLUR. Cebel'i Yemen'e kadı olarak gönderirken ona, önüne getirilen uyuşmazlıkla ilgili Allah'ın kitabında ve Peygamber'in sünnetinde bir hüküm bulunmadığında ne yapacağını sorması üzerine Muâz'ın "Kendim ictihad ederim" cevabını vermesi Hz. Peygamber'i ziyadesiyle memnun etmişti (Tirmizî
1toviOq. “Onları -ne olursa olsun- şaşırtıp-saptıracağım en olmadık kuruntulara düşüreceğim ve onlara kesin olarak davarların kulaklarını kesmelerini emredeceğim ve Allah’ın yarattıklarını değiştirmelerini emredeceğim.” Kim Allah’ı bırakıp da şeytanı dost veli edinirse kuşkusuz o apaçık bir hüsrana uğramıştır. 4/119Onların tümünü toplayacağı gün “Ey cin topluluğu, insanlardan çoğunu ayartıp kendinize kullar edindiniz” diyecek. İnsanlardan onların dostları derler ki “Rabbimiz kimimiz kimimizden yararlandı ve bizim için tesbit ettiğin süreye ulaştık.” Allah Diyecek ki “Allah’ın dilediği dışta olmak üzere ateş sizin içinde süresiz kalacağınız konaklama yerinizdir.” Şüphesiz Rabbin, hüküm ve hikmet sahibi olandır, bilendir. 6/128Ey iman edenler, şeytanın adımlarına uymayın. Kim şeytanın adımlarına uyarsa bilsin ki gerçekten o şeytan çirkin utanmazlıkları ve kötülüğü emreder. Eğer Allah’ın üzerinizde fazlı ve rahmeti olmasaydı sizden hiçbiri ebedi olarak temize çıkamazdı. Ancak Allah dilediğini temize çıkarır. Allah işitendir bilendir. 24/21“Yine de Ben nefsimi temize çıkaramam. Çünkü gerçekten nefis -Rabbimin kendisini esirgediği dışında- var gücüyle kötülüğü emredendir. Şüphesiz benim Rabbim, bağışlayandır esirgeyendir.” 12/53Andolsun insanı biz yarattık ve nefsinin ona ne vesveseler vermekte olduğunu biliriz. Biz ona şahdamarından daha yakınız. 50/16Şüphesiz Allah, adaleti ihsanı yakınlara vermeyi emreder; çirkin utanmazlıklardan fahşadan kötülüklerden ve zorbalıklardan sakındırır. Size öğüt vermektedir, umulur ki öğüt alıp-düşünürsünüz. 16/90Kim salih bir amelde bulunursa kendi lehinedir, kim de kötülük ederse o da kendi aleyhinedir. Senin Rabbin, kullara zulmedici değildir. 41/46Kim salih bir amelde bulunursa kendi lehinedir kim kötülük yaparsa artık o da kendi aleyhinedir. Sonra siz, Rabbinize döndürüleceksiniz. 45/15Bunlar Büyük günahlardan ve çirkin -utanmazlıklardan kaçınanlar ve gazablandıkları zaman bağışlayanlar 42/37Kötülüğün karşılığı onun misli benzeri olan kötülüktür. Ama kim affeder ve ıslah ederse dirliği kurup-sağlarsa artık onun ecri Allah’a aittir. Gerçekten O, zalimleri sevmez. 42/40Kim zulme uğradıktan sonra nusret bulur hakkını alırsa artık onlar için aleyhlerinde bir yol yoktur. 42/41Yol ancak, insanlara zulmeden ve yeryüzünde haksız yere tecavüz ve haksızlıkta bulunanların’ aleyhinedir. İşte bunlara acıklı bir azab vardır. 42/42Sana iyilikten her ne gelirse Allah’tandır, kötülükten de sana ne gelirse o da kendindendir. Biz seni insanlara bir elçi olarak gönderdik; şahid olarak Allah yeter. 4/79Kim güzel bir aracılıkla aracılıkta şefaatte bulunursa ondan kendisine bir hisse vardır; kim kötü bir aracılıkla aracılıkta bulunursa ondan da kendisine bir pay vardır. Allah, herşeyin üzerinde koruyucudur. 4/85Ey iman edenler, Allah’ın şiarlarına haram olan ay’a kurbanlık hayvanlara onlardaki gerdanlıklara ve Rablerinden bir fazl ve hoşnutluk isteyerek Beyt-i Haram’a gelenlere sakın saygısızlık etmeyin. İhramdan çıktınız mı artık avlanabilirsiniz. Sizi Mescid-i Haram’dan alıkoyduklarından dolayı bir topluluğa olan kininiz sakın sizi haddi aşmaya sürüklemesin. İyilik ve takva konusunda yardımlaşın günah ve haddi aşmada yardımlaşmayın ve Allah’tan korkup-sakının. Gerçekten Allah ceza ile sonuçlandırması pek şiddetli olandır. 5/2Kötülükler kazanmış olanlar ise; her bir kötülüğün karşılığı kendi misliyledir. Bunları bir zillet sarıp kaplar. Onları Allah’tan kurtaracak hiçbir koruyucu yok. Onların yüzleri sanki bir karanlık gecenin parçalarına bürünmüş gibidir. İşte bunlar ateşin halkıdırlar; orada süresiz kalacaklardır. 10/27Artık kim zerre ağırlığınca bir şer kötülük işlerse onu görür. 99/ 8Kim bir iyilikle gelirse kendisine bunun on katı vardır, kim bir kötülükle gelirse onun mislinden başkasıyla cezalandırılmaz ve onlar haksızlığa uğratılmazlar. 6/160Yoksa kötülükleri yapanlar bizi aşıp geçeceklerini mi sandılar? Ne kötü hükmediyorlar? 29/4Sizden biriniz bir kötülüğü gördüğü zaman, onu eli ile değiştirsin, gücü yetmezse dili ile değiştirsin. Buna da gücüyetmezse kalbi ile buğzetsin. Bu imanın en zayıfıdır. Hadis-i ŞerifŞayet iyilik etmeye gücün yetmiyorsa, hiç olmazsa kötülük etme. Kötülük etmemek de, nefsin için verilmiş bir sadakadır. Hadis-i ŞerifBütün kötülüklerin anahtarı, hiddettir. Cafer bin MuhammedHaksızlığa baş kaldırmayanlar, onlardan gelecek her kötülüğe katlanmalıdırlar. Hz. Ali rahat, kötü huyluyu da şeref yoktur. Ahnef bin KaysBin zulme uğrasan da, bir zulüm yapma. Hz. Ali size yalnızca kötülüğü çirkin, hayasızlığı ve Allah’a karşı bilmediğiniz şeyleri söylemenizi emreder 2/169Bir kötülüğü beğenen, onu işleyenden daha kötüdür. Şemseddin Sami
Allah ve Resulü’nün yasakladığı şeylerden sakınmak ile ilgili ayet ve yasakladığı iş ve davranışlar ile ilgili ayetler ALLAH’IN YASAKLADIĞI ŞEYLER “Fakat aşırı gitmek yasaktır. Çünkü kötülüğün karşılığı, ona denk bir cezadır. Bununla beraber kim affeder ve böylece düşmanlığı sona erdirip barışı sağlarsa, onun mükâfatı Allah’a aittir. Doğrusu O, zâlimleri hiç sevmez.” Şura suresi, 40 “Kınama ve cezalandırma, ancak insanlara zulmeden ve yeryüzünde haksız yere tecavüz ve saldırıda bulunanlar için geçerlidir. İşte onları can yakıcı bir azap beklemektedir.” Şura suresi, 42 Onlara şöyle de “Gelin, Rabbinizin size haram kıldığı şeyleri bildireyim O’na hiçbir şeyi ortak koşmayın. Ana-babaya iyilik edin. Fakirlik korkusuyla çocuklarınızı öldürmeyin; çünkü sizi de onları da biz rızıklandırıyoruz. Açık olsun, gizli olsun hiçbir günaha ve kötülüğe yaklaşmayın. Haklı bir sebep olmadıkça Allah’ın öldürülmesini haram kıldığı cana kıymayın. İşte bunlar, akıl erdirmeniz için Allah’ın size emrettiği hususlardır.” Enam suresi, 151 “Yetişkinlik çağına erinceye kadar, muhafaza ve yardım maksadıyla en güzel şekilde olanı dışında, yetimin malına yaklaşmayın. Ölçüyü ve tartıyı adâletle tam yapın. Biz hiç kimseyi gücünün üstünde bir şeyle sorumlu tutmayız. Konuştuğunuz zaman, en yakınlarınızın aleyhinde bile olsa adâleti gözetip doğruyu söyleyin. Allah’a ve Allah için verdiğiniz sözleri yerine getirin. İşte bunlar, düşünüp ders almanız için Allah’ın size emrettiği hususlardır.” Enam suresi, 152 De ki “Rabbim açık ve gizlisiyle yüz kızartıcı bütün çirkin fiilleri, her türlü günahı, haksızlık edip ölçüyü aşmayı, ilâh kabul edilebileceklerine dair haklarında Allah’ın hiçbir delil indirmediği birtakım nesneleri O’na ortak koşmanızı ve Allah hakkında bilmediğiniz şeyleri söylemenizi haram kılmıştır.” Araf suresi, 133 “Ey iman edenler! Aranızda gizli konuşacak olursanız sakın günah işlemek, düşmanlık etmek ve Peygamber’e karşı çıkmak için fısıldaşmayın. Ancak iyilik ve takvâ üzere bir araya gelin ve konuşun. Bir gün huzurunda toplanacağınız Allah’a karşı gönülden saygı besleyerek O’na itaatsizlikten sakının!” Mücadele suresi, 9 “Yaptığın iyiliği çok görüp başa kakma.” Müdessir suresi, 5 “Maddi-manevî her türlü pislik ve kötülükten uzak dur.” Müdessir suresi, 6 “Peygamberin emrine aykırı davrananlar, başlarına bir felâket gelmesinden veya kendilerine korkunç bir azâbın isâbet etmesinden sakınsınlar.” Nûr sûresi, 63 “Allah, kendisine karşı gelmekten sakınmanızı emrediyor.” Âl-i İmrân sûresi, 30 “Şüphe yok ki Rabbinin yakalayıp helâk etmesi çok korkunçtur.” Bürûc sûresi, 12 “Rabbin, zâlim olan toplulukları cezalandırdığı zaman, O’nun azâbı şüphesiz pek korkunçtur.” Hûd sûresi, 102 Yukarıdaki dört âyet, mü’minleri Allah’ın ve Resûlü’nün emirlerine uymaya davet etmekte, onların buyruklarına karşı gelmekten sakındırmakta, Allah ve peygamber sözü dinlemeyen toplulukların başına pek korkunç belâlar geldiğini hatırlatmaktadır. İlâhî kitabımızın birçok âyetinde tekrar tekrar hatırlatıldığı üzere, bir zamanlar yeryüzünde pek saltanatlı şekilde yaşayan bazı milletler, Allah’ın buyruklarını, kendilerine gönderilen peygamberlerin uyarılarını dinlemedikleri, bunları önemsemedikleri için değişik şekillerde yok edilmek suretiyle cezalandırılmışlardır. Onlar Allah’ın ve peygamberlerinin sözüne kulak vermemek suretiyle kendi sonlarını hazırlamışlardır. Ne yazık ki bazı kimseler, Nûh, Âd, Semûd, Lût kavimleri gibi günahkâr milletlerin haritadan silinmiş olmalarını, onların yaptıkları günahlara bağlamayıp bu felâketleri bir tabiat olayı diye görmek ve yorumlamak istemişlerdir. Gerçeği görmek, şüphesiz bir akıl, iz’an ve basîret meselesi olmakla birlikte, gönlünde Allah korkusu taşımakla da ilgilidir. Sinesinde gönül taşıyan akıllı insanlar, tarihte bazı milletlerin başına gelen felâketleri onların yaptıkları zulüm ve haksızlıklara bağlamaktan başka çıkar yol bulamazlar. Zulüm ve haksızlığın en büyüğü Allah’ı tanımamaktır. Diğer bir söyleyişle, Allah’ın bir eşi ve benzeri bulunduğunu iddia etmek, yeryüzünde başka tanrılar da olduğunu ileri sürmek en büyük haksızlıktır. Kur'ân-ı Kerîm’in ifadesiyle söyleyecek olursak “Allah’a şirk koşmak, şüphesiz büyük bir zulümdür.” Lokman sûresi, 13 Netice itibariyle Allah’ı inkâr eden, peygamber sözü dinlememek suretiyle Allah’a meydan okuyan insanlar ve milletler, hem bu dünyada hem de âhirette başlarına gelecek felâketlerden sakınmalıdır. Şüphesiz sadece kâfirler değil, müslüman olduklarını söylemekle beraber Allah’ın emirlerine aykırı hareket edenler de başlarına gelecek büyük sıkıntılardan, belâlardan uzak durmalıdır. Bunun yanı sıra Müslümanlar, içinde yaşadıkları zillet, hakaret ve perişanlığın sebepleri üzerinde de iyi düşünmeli ve bundan dersler çıkarmaya çalışmalıdır. İşte yukarıdaki âyetlerde verilen öğütler bunlardır. “ALLAH KISKANIR” HADİSİ Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu “Allah Teâlâ da kıskanır. O’nun kıskanması, kulun ilâhî yasakları çiğnemesi sebebiyledir.” Buhârî, Nikâh 107; Müslim, Tevbe 36. Ayrıca bk. Tirmizî, Radâ 4 Hadisi Nasıl Anlamalıyız? Kıskançlık duygusu insanoğluna mahsus bir özelliktir. Gazap hali ile yakın ilgisi vardır. Kıskançlık duygusuna kapılan kişi, duyduğu derin üzüntü sebebiyle sükûnet halinden öfke haline geçer, sinirlenip heyecanlanır. Böyle değişken haller Cenâb-ı Hak için kesinlikle söz konusu değildir. Şüphesiz kulun kıskanması ile Allah Teâlâ’nın kıskanması birbirinden tamamen farklı şeylerdir. Allah Teâlâ’nın kıskanması, kulun ilâhî emirler doğrultusunda hareket etmeyip yasaklara meyletmesi sebebiyle hoşnutsuz olmasıdır. Konuyu biraz açalım Allah Teâlâ insanı, dünya hayatında kısa bir denemeden geçirdikten sonra ebedî âlemde mutlu etmek için yaratmıştır. Bu deneme, kulun, dünyada bulunduğu süre içinde Cenâb-ı Hakk’ın istediği gibi bir hayat sürmesidir. Diğer bir ifadeyle Allah’ın buyruklarını yapması, yasaklarından kaçınmasıdır. Kul bu iki esasa uyarsa sonsuz hayatta ebediyyen mutlu olacaktır. Onun yapacağı her günah ise kendisini bu bahtiyarlıktan uzaklaştıracaktır. Kulun ilâhî emirlere uygun hareket etmesi Cenâb-ı Mevlâ’yı memnun eder. İlâhî yasakları çiğnemek suretiyle ebedî saâdetini yıkması ise Allah Teâlâ’yı gücendirir. Cenneti kendisi için yarattığı kulunun ben cenneti istemiyorum, cehenneme gideceğim diye direnmesi O’nun hoşnutsuzluğunu artırır. İnsan çok sevdiği birini bir başkasına kaptırma korkusuyla nasıl kıskançlık duyarsa, Allah Teâlâ da çok sevdiği kulunu cehenneme kaptırmaktan dolayı hoşnutsuzluk duyar. İşte Peygamber Efendimiz Cenâb-ı Hakk’ın duyduğu bu hoşnutsuzluğu kıskançlık sözüyle ifade etmiştir. Şu geçici imtihan dünyasında kulun sadece bir görevi vardır Allah’ı hoşnut etmek, O’nun rızâsını kazanmak. Bütün peygamberler bunun için gönderilmiştir. Onlar insanları Allah’a giden yolda yürümeye teşvik etmişler, ilâhî buyruklara uymamanın kötü sonuçlarını göstermişler ve onları cehennem azâbıyla korkutup uyarmışlardır. Hadisten Öğrendiklerimiz Allah Teâlâ kullarını cennetine ve cemâline ermeleri için yaratmıştır. Haram ve yasak sınırlarını, kullarını günahlardan korumak için koymuştur. Kulların ilâhî buyruklara karşı gelmesi, cennet yerine cehennemi tercih etmesi kâinatın Rabbini gücendirir. Kaynak Riyazüs Salihin, Erkam Yayınları İslam ve İhsan
allah ın yasakladığı iş ve davranışlarla ilgili ayetler