⭐ Hipnoz Ile Sosyal Fobi Tedavisi

Hipnoz ile tedavi olanlar var mi? sosyal fobiye hipnozla son verebilineceğine dair Uzmanlar reklamlar var ama hiç inandırıcı gelmiyor bir arkadaşım Hayvanlar(yılan, köpek, kuş v.b.) Böcekler (örümcek, arı v.b.) Yükseklik korkusu. Asansör korkusu. Uçağa binmek yada araba kullanmak. Kan görmek veya enjeksiyon yaptırmak v.b. Fobi türleri burada tek tek anlatılamayacak kadar çoktur. Hepsi ayrı ayrı tanımlanmıştır ve yeni fobiler de tanımlanmaya devam etmektedir. Sosyalfobi küçük yaşlarda başlayan ve aileler tarafından çok dikkate alınmayan bir durumdur. Genellikle ‘’Çekingenlik’’ kavramı ile karıştırıldığından çok fazla dikkate alınmayıp, kişinin ileriki yaşantısında ciddi problemlere neden olabilmektedir. İlaç tedavisi ve Psikoterapi, sosyal fobi için en etkili Cinsel işlev bozuklukları tedavisinde, genellikle çift terapisi tercih edilir. Hipnozun en önemli avantajı, kişinin tedaviye tek başına gelebilmesidir. Örneğin erkeğin erken boşalma sorunu vardır ama partneri yoktur. Ya da kadının vajinismusu vardır ve partneri gelmek istemiyordur. Bu durumda hastalar hipnoza tek başlarına Hipnoz, akut ve kronik ağrıdan, migren ve hatta narkozsuz ameliyatlara ve ağrısız doğuma kadar tüm ağrılarda, bağımlılıklarda ( sigara, alkol, vs), depresyon, anksiyete, panik, fobiler ( kapalı yer fobisi, uçuş fobisi, agorafobi, sosyal fobi, v.b.) stres, obezite ve yeme bozukluklarının tedavisinde travma sonu stres bozukluğu Konu Sosyal Fobi Tedavisi. Yer: Psikoterapi Enstitüsü Bayramoğlu/Gebze Tarih: 2007 Uygulamacılar: Uz. Dr. Tahir Özakkaş İçerik: • Sosyal fobi için hipnoz telkin kalıbı. Psikoterapi Enstitüsü Kitap Satış Sitesi. SATIN ALMAK İÇİN TIKLAYINIZ Psikiyatr Uzman Doktor Zuhal Doğruer Lüleci Sosyal Fobi tedavisi ile ilgili bu sayfada siz değerli ziyaretçilere İstanbul'da hizmet vermektedir. +90 (533) 575 70 47 info@zuhaldogruer.com Oaee. Sosyal fobi, depresyondan sonra toplumda en sık görülen psikiyatrik rahatsızlıklardan birisidir. Gelişmiş ülkelerdeki sıklığının gelişmemiş ülkelerden daha fazla olmasını da istatistiki bir bilgi olarak bir kenara yazalım. Sosyal fobi insanın hareket alanını ciddi anlamda kısıtlayan ve yaşam kalitesine en olumsuz etkiyi yapan fobilerin başında geliyor. Yükseklik fobisi, hayvan fobisi veya uçak fobisi gibi fobiler insanı sadece belli zamanlarda korkuturken sosyal fobik insan hemen her zaman korku ve panik içinde yaşamaktadır çünkü insanın kendisini sosyal ortamlardan izole etmesi pratikte mümkün olamayan bir şeydir. Aslında sosyal fobi daha çok entellektüel ve zeka kapasitesi yüksek, pek çok yetenekleri olan fakat mükemmeliyetçi mizaca sahip kişilerin hastalığıdır. Sosyal fobik insanlar kendilerini sıkça eleştirmektedirler ve sosyal ortamlara çıktıklarında diğer insanların da onları hedef tahtasına oturtup kendilerine her türlü eleştiri okuyla saldıracaklarını düşünmektedirler. Sağlıklı insanlar da sosyal ortamlarda doğal olarak bir miktar heyecan duymaktadırlar fakat kendi benliklerine yönelik bir saldırı hissi yaşamazlar. Oysa ki sosyal fobik kişi için sosyal bir ortama çıkmak elinde silahı olmadan savaşa gitme hissiyatı yaratmaktadır. Sosyal fobinin en büyük içsel nedeni 'hataya tahammülsüzlük'tür. İnsan olmak hata yapabilme potansiyeline sahip olmak demektir ama sosyal fobik insan bunu bilinçli olarak bilse dahi bilinçaltı aynı şeyi kolaylıkla kabul yazıyı yazdığım gün yanıma oğluyla beraber gelen bir anne "Oğlum beni çok üzüyor, yapması gerekenleri yapmıyor, öğretmeni de şikayet ediyor, çok dikkatsiz, çok üzülüyorum, bütün gece ağladım, ne yapacağımı bilmiyorum." diye söze başladı. Sorunun ne olduğunu, hangi sebeple bunları söylediğini sorduğumda çocuğun okulda bir deneme sınavında 4 tane yanlış yaptığını öğrendim. 20 soruda 4 yanlış, aman Allah'ım tamı tamına 4 tane... 16 doğrusu hiç dile getirilmeyen ilkokul çağındaki çocuk 'bir yabancı'nın / 'bir doktor'un / 'bir abi'nin önünde kendi öz annesi tarafından "20 soruda 4 yanlış yaptığı için" dünyanın en büyük suçunu işlemiş gibi azarlanıyor. Daha fazla söze gerek yok sanırım. Sosyal fobi böyle oluşuyor. Toplumumuzda ne kadar sık rastlanan bir olay. O yaştaki bir çocuk için ne kadar büyük bir Fobinin TedavisiSosyal fobi tedavisinde terapistin yol haritası belli fakat o yolda santim santim dikkatle kuyu kazar gibi gitmek gerekebiliyor. Sosyal fobinin oluşum mekanizmasında yukarıdaki örnekteki gibi yoğun ve kronik bir travma olduğu gerçeği, hassas ve adım adım çalışmayı gerektiriyor. Her terapide olduğu gibi sosyal fobi tedavisinde de hasta-terapist'in güven ilişkisi ön şart. Ve sosyal fobik kişiler gerçekten kolay güvenebilen kişiler değiller. Güvendiklerinde de mükemmeliyetçi yapıları güvendikleri kişiden beklentilerinin çok yükseklerde olmasına sebep oluyor. Sosyal fobide altın standart tedavi SSRI grubu antidepresan + psikoterapi bilişsel davranışçı terapi ağırlıklı olmakla beraber ilaç kullanmaya çok istekli bir sosyal fobik danışan gördüğümü de hatırlamıyorum. Genelde ilaç kullanmayı önermek de sosyal fobiden muzdarip danışanlarımızın kendilerinde eleştiriye uğruyor hissinin tetiklenmesine neden olabiliyor. Dolayısıyla terapistin hızlı sonuç almak için acele etmeyip sabırlı bir tutum sergilemesi, danışanıyla kurduğu güven ilişkisi, danışanına değerliliğini ve kabul edilebilirliğini adım adım daha çok hissettirebilmesi "sosyal fobi tedavisi"nin "altın standart"ıdır bizce. Dr. Anıl Uluhan - Hipnoterapi Uzmanı Diğer FOBİLER İÇİN HİPNOZ TEDAVİSİ Makaleleri Hipnoz Tedavisi İle Sorunların Çözümünde Etkin Destek İçin Bizi Arayın 0212 240 24 21 Doksat Psikiyatri Merkezi, Beşikten-Üçüncü Bahara Uzman Psikiyatrist ve Psikolog Kadrosuyla Hipnoz, bilincin açık olduğu durumlarda, kişinin belli bir dalgınlık ve trans aralığına sokulmasıyla gerçekleştirilen, bilinç dışı şekilde baskılanmış sorun ve psikolojik problemlerin aşılmasını amaçlayan bir yöntemdir. Hipnoz, hastanın bilinçaltında farkında olmadan yer etmiş duygu, düşünce, davranış ya da alışkanlıklarının, uyku ile uyanıklık arasında, bilincin tamamen açık olduğu evrede zihinsel olarak gerçekleştirilen özel bir odaklanma durumu ile çözümlenmesini amaçlayan yöntem olarak tanımlanabilmektedir. Tarihte kullanılmaya başlandığı ilk anlardan beri dikkat çeken dramatik tedavi yöntemi olan hipnoz, bir teknikler bütünü olarak karşımıza çıkmaktadır. Beyinsel fonksiyonların aktif olarak çalıştığı, dolayısıyla istekle gerçekleşen psişik bir durumdur. İçindekiler Hipnozun Özellikleri Nelerdir? Hipnoz Tedavisi Nasıl Uygulanır? Fobiler ve Hipnoz Panik Atak ve Hipnoz Yeme Bozuklukları ve Hipnoz Stres ve Hipnoz Bağımlılıklar ve Hipnoz Psikolojik Sıkıntılar ve Hipnoz Hipnoz Tedavisinin Uygulandığı Hastalıklar Nelerdir? Hipnozun Özellikleri Nelerdir? Aslında yüzyıllardır uygulanan normal ve olağan bir yöntem olan hipnozun ne olduğunu daha iyi kavrayabilmemiz açısından temel özelliklerini şu şekilde sıralayabilmekteyiz; Hipnoz, geçmişte yaşanan ve davranışlarımıza bilinç dışı etkide bulunan unsurlara dönüş sağlayan bir yöntemdir. Hipnoz uygulamasında kişinin bilinçaltı, kişinin kendi isteği doğrultusunda telkin alabilir hale gelmekte, yönlendirilebilmektedir. Hipnoz kesinlikle bir uyku süreci değildir. Hipnoz uygulaması sırasında beyin fonksiyonları aktif haldedir, bireysel denetim açıktır ve kişide uyku hali bulunmamaktadır. Dolayısıyla kişi kontrolü kaybetmemektedir. Yaygın kanının aksine hipnoz, kişinin kendisine söylenen her şeyi sorgulamadan gerçekleştirmemektedir. Hipnoz sırasında beyindeki her iki yarım küre tek bir alanda iş birliği yapmakta, ancak sol beyinden ziyade sağ beyin daha çok kontrolü eline almaktadır. Hipnoz temel olarak, hastanın bilinçaltında yer etmiş davranış, düşünce ya da alışkanlıkların, bilinçaltının uyku ve uyanıklık arasındaki aktif bilinç halinde ele alındığı yöntemdir. Hipnoz Tedavisi Nasıl Uygulanır? Hipnoz tedavi yöntemi, özellikle kaygılı durumların tedavisinde başarılı şekilde kullanılabilmektedir. Hipnoz, kişide duyarlılıkların azaltılması ve yeniden tetiklenmelerin önlenmesinde oldukça etkili bir yöntemdir. Tıp ve psikoloji alanlarında uygulanan hipnoz yöntemiyle, pek çok durum teşhis veya tedavi edilebilmektedir. Hipnoz, kişide bilinç dışı şekilde yer etmiş olan duygu, düşünce, alışkanlık haline gelmiş ya da öğrenilmiş durumların değiştirilmesine yönelik olarak uygulanmaktadır. Bu bakımdan hipnoz tedavisi, psikolojik olarak nitelendirilen sorunların hemen hemen tamamında uygulanabilmektedir. Fiziksel sağlık sorunlarında hipnoz tedavisi ise, asıl tedavinin desteklenmesi amacıyla yardımcı bir tedavi yöntemi olarak uygulanabilmektedir. Fobiler ve Hipnoz Bilinen fobilerin neredeyse tamamının temelinde genellikle, geçmişte yaşanan travmatik durumlar bulunmaktadır. Kişi, travma anı ile izole şekilde kaydettiği durumu, öğrenmeye kapalı hale getirmekte, korkuyu tetikleyen bir unsur olarak kodlamaktadır. Hipnoz tedavisi, kişide bilinç dışı öğrenilen ya da alışkanlığa dönüşen unsurlara ulaşılmasını ve dolayısıyla çözümlenmesini sağlayan bir uygulamadır. Hipnoz tedavisi ile kişide oluşturulan uyku ve uyanıklık arası durumda, bilinçaltı süreçlerine kişinin kendi isteği doğrultusunda telkinler uygulanabilmekte, yönlendirmeler gerçekleştirilebilmektedir. İzole şekilde kodlanmış olan ve kökeninde geçmişten travma barındıran fobiler, hipnoz yöntemi ile tedavi edilebilmektedir. Panik Atak ve Hipnoz Panik atak, yoğun şekilde yaşanan korku nöbetleri olarak tarif edilebilmektedir. Panik atak, kaygı ve korku düzeyinde hızlıca meydana gelen artışlardır. Ortaya çıkan yoğun korku ve kaygı nöbetleri, bilinç dışı unsurlar tarafından tetiklenmektedir. Hipnoz tedavisi ile, bilinç dışı şekilde kaydedilen unsurlara gerekli telkinler kişinin kendi isteği ile gerçekleştirilerek, anılar, algılar ve korkular çözülebilmektedir. Yeme Bozuklukları ve Hipnoz Yeme bozuklukları, temel olarak kişinin kendi iç dünyasında yaşadığı sorunların bedensel algı üzerinden dışavurumudur. Kişi, yaşadığı ruhsal huzursuzluk ya da sorunları, kendi bedenine gerçekleştirdiği müdahaleler ile ifade etmeye çalışmaktadır. Hipnoz, bir içe dönüş tedavisidir. Farkında olmadan duygu, davranış ya da alışkanlıklarımızda etkilerini sürdürdüğümüz geçmişe ait unsurların çözülmesinde hipnoz tedavisi uygulanmaktadır. Kişinin yaşadığı ruhsal sorunların kaynağına ulaşılmasıyla, kişinin kendi bedenine yönelik olumsuz sonuçlar oluşturabilen girişimleri engellenebilmekte ya da değiştirilebilmektedir. Stres ve Hipnoz Günümüzün ve yeni dünya şartlarının en sık gözlemlenen ve en önemli hastalıklarından biri olarak karşımıza çıkan stres, kaygı ve korku temeline dayanmaktadır. Hipnoz uygulaması ile stres tedavisi 3 aşamalı şekilde gerçekleştirilmektedir. İlk aşamada stres sebebiyle oluşan hastalıklar tedavi edilmekte, ikinci aşamada strese sebep olan faktörlere karşı geliştirilen davranışların değiştirilmesi amaçlanmakta ve son aşamada stres faktörünün uzun vadede olumsuz etkileri engellenmektedir. Bağımlılıklar ve Hipnoz Bağımlılıklar, kişinin başta sosyal hayatında olmak üzere oluşturduğu olumsuz etkilerle hastalık şeklinde nitelendirilebilmektedir. Ayrıca bağımlılık oluşturan maddeler kişide hastalıklara sebep olabilmektedir. Genellikle, geçmiş inanç, düşünce ya da travmalara bağlı olarak ortaya çıkan bağımlılıklar hipnoz yöntemi ile tedavi edilebilmektedir. Psikolojik Sıkıntılar ve Hipnoz Psikolojik sıkıntıların bir sonucu olarak ortaya çıkan; tikler, kekemelik, üşengeçlik gibi sorunların tedavisinde hipnoterapi yöntemi uygulanabilmektedir. Hipnoz Tedavisinin Uygulandığı Hastalıklar Nelerdir? Cinsel işlev bozuklukları Obezite Gece idrar kaçırma Deri hastalıkları Uyku bozuklukları Migren Ağrısız doğum Kontrolsüz hipertansiyon Psikolojik bellek kayıpları Tıbbi Hipnoz Uygulamaları hakkında bilgi almak isterseniz eğer ki; İlgili linke tıklayabilirsiniz. Sosyal Medyada Paylaş Bunlar da İlginizi Çekebilir Fobi, olaylar ya da bazı nesneler karşısında anlamsız ve istemsiz bir korkuyu, bazen de o olaylara ve nesnelere karşı tahammül edememe halini içerir. Fobi sahibi kişi “fobik” olarak isimlendirilir. Fobikler korkmaması gerektiğini bildiği durum ve nesnelere karşı mantık dışı korku duyar ve bunu iradi çabalarıyla engelleyemezler. Eğer kişinin korkuları günlük işlevlerini aksatır derecede kişiyi etkileyip hayatını kısıtlar hale gelmişse, bu durum korkunun artık fobiye dönüşmüş olduğunun göstergesidir. Kişiler fobi nesnesi ya da durumuyla karşılaştıklarında bir takım fizyolojik sıkıntılar da çekerler. Solunum güçlüğü ile birlikte güçsüzlük, ağız kuruluğu, kalp çarpıntısı, kaslarda gerilme, boğulacak gibi hissetme yaşarlar ki bu belirtiler fobi teşhisinde baz alınan fizyolojik kriterlerdir. Fobilerin ağırlıklı olarak çocuk ve ergen dönemde oluştuğunu görmekteyiz. Kişiler, başlarından geçen stres odaklı bir olay sonrası, aileden veya çevreden öğrenme yoluyla ya da genetik geçişlilik sonucu fobik duruma gelebiliyorlar. Kadınlarda erkeklere oranla iki kat daha fazla oranda gözlenmektedir. Esasında fobiler bilinçaltı yapımızın ne kadar hızlı ve etkili öğrenebildiğinin bir sonucu olarak da çıkar karşımıza. Bu nedenledir ki bir kişinin fobi sahibi olması an meselesidir. Örneğin bir gün muhtemelen çocukken ya da ergen dönemde gittiğiniz diş hekimi kliniği, orada kullanılan aletler, çıkardıkları sesler ve belki ortam bilinçaltı seviyesinde öyle bir tehdit algısı oluşturmuştur ki, artık bilinçaltı diş hekiminden uzak durulması, kaçınılması yönünde çok hızlı ve etkili bir “öğrenim”e varmıştır. Fobi ediniminde bilinçaltı, öğrenme yeteneğini negatif yönde çalıştırmış ve kişinin dişçi fobisi oluşmuştur artık. Bilinçaltı bunu aslında kişinin o anki acıdan kaçınma kazancını gözeterek yapmıştır. Ama bu “öğrenim” kişinin diş sağlığını tehlikeye atacak düzeyde dişçiden kaçınmasına yol açar. Bilinçaltı yapı zaten çoğu zaman pozitif yönde çalışarak hayatımızı kolaylaştırır. Hipnoz bilinçaltını yönetme yöntemidir. Dolayısıyla fobilere karşı kişideki değişim, hipnozla bilinçaltı düzeyde kendisini inşa eder ki bu açıdan kalıcı sonuçlar elde etmek mümkün olmaktadır. Fobiler günümüzde etkin şeklide tedavisi mümkün olan sorun alanlarından birisidir. Burada kişinin sorunundan kurtulmak üzere göstereceği istek ve kararlılık önemlidir. Bu kararı almış olan kişi belirtilen terapi sürecine işbirliği içinde bağlı kaldığında sonuca ulaşabilir. Bazen 1-2 seansta kişiler, hipnoz ile hayatlarını zehir eden fobilerinden kurtulabilirler. Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz. Fobi, olaylar ya da bazı nesneler karşısında anlamsız ve istemsiz bir korkuyu, bazen de o olaylara ve nesnelere karşı tahammül edememe halini içerir. Fobi sahibi kişi “fobik” olarak isimlendirilir. Fobikler korkmaması gerektiğini bildiği durum ve nesnelere karşı mantık dışı korku duyar ve bunu iradi çabalarıyla engelleyemezler. Eğer kişinin korkuları günlük işlevlerini aksatır derecede kişiyi etkileyip hayatını kısıtlar hale gelmişse, bu durum korkunun artık fobiye dönüşmüş olduğunun göstergesidir. Kişiler fobi nesnesi ya da durumuyla karşılaştıklarında bir takım fizyolojik sıkıntılar da çekerler. Solunum güçlüğü ile birlikte güçsüzlük, ağız kuruluğu, kalp çarpıntısı, kaslarda gerilme, boğulacak gibi hissetme yaşarlar ki bu belirtiler fobi teşhisinde baz alınan fizyolojik kriterlerdir. Fobilerin ağırlıklı olarak çocuk ve ergen dönemde oluştuğunu görmekteyiz. Kişiler, başlarından geçen stres odaklı bir olay sonrası, aileden veya çevreden öğrenme yoluyla ya da genetik geçişlilik sonucu fobik duruma gelebiliyorlar. Kadınlarda erkeklere oranla iki kat daha fazla oranda gözlenmektedir. Esasında fobiler bilinçaltı yapımızın ne kadar hızlı ve etkili öğrenebildiğinin bir sonucu olarak da çıkar karşımıza. Bu nedenledir ki bir kişinin fobi sahibi olması an meselesidir. Örneğin bir gün muhtemelen çocukken ya da ergen dönemde gittiğiniz diş hekimi kliniği, orada kullanılan aletler, çıkardıkları sesler ve belki ortam bilinçaltı seviyesinde öyle bir tehdit algısı oluşturmuştur ki, artık bilinçaltı diş hekiminden uzak durulması, kaçınılması yönünde çok hızlı ve etkili bir “öğrenim”e varmıştır. Fobi ediniminde bilinçaltı, öğrenme yeteneğini negatif yönde çalıştırmış ve kişinin dişçi fobisi oluşmuştur artık. Bilinçaltı bunu aslında kişinin o anki acıdan kaçınma kazancını gözeterek yapmıştır. Ama bu “öğrenim” kişinin diş sağlığını tehlikeye atacak düzeyde dişçiden kaçınmasına yol açar. Biz hipnozda, hipnotik öğrenme mantığıyla bu öğrenme yeteneğini pozitif yönde çalıştırmayı amaçlarız. Bilinçaltı yapı zaten çoğu zaman pozitif yönde çalışarak hayatımızı kolaylaştırır. Hipnoz bilinçaltını yönetme yöntemidir. Dolayısıyla fobilere karşı kişideki değişim, hipnozla bilinçaltı düzeyde kendisini inşa eder ki bu açıdan kalıcı sonuçlar elde etmemiz mümkün olmaktadır. Fobiler günümüzde etkin şeklide tedavisi mümkün olan sorun alanlarından birisidir. Burada kişinin sorunundan kurtulmak üzere göstereceği istek ve kararlılık önemlidir. Bu kararı almış olan kişi belirtilen terapi sürecine işbirliği içinde bağlı kaldığında rahatlıkla sonuca ulaşırlar. Bazen 1-2 seansta kişiler, hipnoz ile hayatlarını zehir eden fobilerinden kolayca kurtulabilirler. Detaylı bilgi almak ve uzmanımızla görüşmek için bizi arayabilir veya mesaj bırakabilirsiniz. RandevuKolay Randevu Talep FormuÖn Görüşme için veya bilgi almak istediğiniz konularda bize her zaman danışabilirsiniz.

hipnoz ile sosyal fobi tedavisi