🎄 Geçmişten Günümüze Meslek Kuruluşları Nelerdir
2- Yetkilendirilmiş belgelendirme kuruluşları. 3- Ulusal Meslek Standardı (UMS) hazırlamış kuruluşlar. 4- Meslek kuruluşları. 5- Personel belgelendirmesi yapan ve yetkilendirilmek üzere Kuruma ön başvuru yapmış kuruluşlar. 5-4 Ulusal Yeterliliklerin Ulusal Meslek Standartlarından Farkı Nedir?
Kamu kurum ve kuruluşları ile kamu iktisadi teşebbüslerinde asli ve sürekli görevlerde çalışanların meslek kuruluşlarına girme mecburiyeti aranmaz. ‘Değişik: 23/7/1995 – 4121/13. md.’ Bu meslek kuruluşları, kuruluş amaçları dışında faaliyette bulunamazlar. ‘Değişik: 23/7/1995 – 4121/13. md.’
Meslek seçimini etkileyen faktörleri maddeleyecek olursak; – Yaşanılan bölgede gerçekleştirilen ekonomik faaliyetler, – Kişilerin ilgi alanları, – Kişilerin yetenekleri, – Kişilik özellikleri, – Cinsiyet ve sosyal çevre, – Babadan kalma iş veya ailenin eskiden beri yapa geldiği işler etkiler. Updated: 16 Ocak 2016 at
7 bodto geÇmİŞten gÜnÜmÜze yÖnetİm kurulu baŞkanlari 8. bodto yÖnetİm kurullari 9. bodto meclİs Üyelerİ 10. bodto meslek komİte Üyelerİ 11. bodto genel sekreterlİĞİ 12. bodto meslek gruplari ve bİlgİlerİ 13. bodto organlari hangİ perİyotta nasil seÇİlmektedİr? 14. bodto organ Üyelerİ ve gÖrevlerİ nelerdİr? 15.
öncükuruluşları, Unstereotype Alliance’ı (Kalıp Yargıları Yıkma İttifakı) kurdu. Unstereotype Alliance; reklamverenlerin ve reklam yaratıcılarının ürettikleri reklam ve pazarlama uygulamalarındaki insan temsilleri üzerinden kültür ve toplumu olumlu yönde etkileme gücüne sahip oldukları bilinciyle hareket etmektedir.
1.Giriş. Kentleşme, sanayileşme arasında doğrudan ilişkileri olan kavramlardır. Gelişmekte olan ülkelerde, sanayileşme, kentleşmeyi beraberinde getiren bir olgudur. Kentleşme, temelde bir toplumun sosyal polemik yapısındaki değişmelerden kaynağını aldığı için toplumsal ekonomik ve politik anlamlarla yüklü olan bir olgudur.
Ülkemizde 2002 yılında yapılmış olan bir çalışmada 1960-2000 yılları arasında sigara fiyatındaki % 10’luk artışın tüketimde % 2 oranında azalmaya yol açtığı bulunmuştur. Gümrüksüz satış mağazalarında gelen yolculara tütün ve tütün mamullerinin vergisiz satışı, tüketimi artırıcı etki yapmaktadır. A.3.2
MCklfM. Geçmişten bugüne değişen meslekler nelerdir?geçmişteki meslekler geçmişte meslek seçimi günümüzde meslek edinme geçmişte ve günümüzde mesleki eğitim geçmişten günümüze mesleki eğitimGeçmişte meslek seçimi günümüzde olduğu gibi değil daha çok aile bütçesine katkı amacı ile ve ilerde zanaat sahibi olunabilmesi için çocuklar daha ilkokul çağlarında kimi zaman yaz tatillerinde kimi zamanda okul çıkışında bir işe verilirdi ve daha küçük yaşlarda işe yatkınlıkları sağlanmaya çalışılırdı. Bu çalışma şekli genelde herkesin benimsediği bir meslek edinme biçimiydi, çünkü o kişilerde zamanında ailelerinden aynı uygulamayı görmüşlerdi. Bir iş yerine çırak olarak verilmek dışında daha ilerlemiş yaşlarda memur olmak daha mevki sahibi olmak için atılmış büyük bir adım olarak görülürdü. Tabi her çocuk ilk iş deneyimine ailesinin öngördüğü bir meslek dalında başlaması kaçınılmaz bir durumdu. Beklide çok farklı yeteneklerinin olduğu göz ardı edilen birçok kişi mecburen buşeklde meslek sahibi çevrede bir tanıdık vardı mutlaka meslek sahibi olmuş ve tabiki babası ile beraber çocuk bu tanıdığın atölyesi veya dükkanına giderlerdi eti senin kemiği benim’ sözüyle başlayıp hayırlı olsun labiten ve o arada ne olduğunu anlamayan bir çırak olarak başladığı işte usta olmayı beklerdi küçücük yanında çalışmaya başlayan küçük çocuğa elinden geldiğince işin inceliklerini öğretmeye başlar. Bu arada meslek ahlakı dersleride verilir eğer bir umut ışığı görürse usta ileride onun yerine geçeceği düşüncesi çocuğada bildirilirki daha sıkı sarılsın aile de çocuğun o iş dalında aşarılı olacağı umudu taşıyorsa okul hayatı bile söz konusu olmaz yeterki bir meslek edinsin kolunda altın bilezik denilenbir zanaatı olsun amacı bu şekilde insanlar meslek sahibi olurlardı. Bazende okul en çok lise dönemine kadar sürerdi hemen arkasından erkekler askerlik görevlerini yapar geri geldiklerinde yaşanılan bölge şartlarında uygun meslekler aranırdı. Örneğin aşçılık, balıkçılık, hayvancılık, inşaat işleri gibi. Günümüzdeki gibi istenilen mesleğin eğitimini okullardan değil daha önce o işi yapmış büyüklerden meslek sahipleri her çırağı usta yapmadıkları gibi o işe yatkın ve hakikaten yapılan işin hakkını veren çıraklara eğilir üstlerinde durur ve en ince detayını onlara öğretirlerdiki zaman geçip çıraklar ustalığa eriştiğinde gerideki ustasının namı yürüsün meslek meslek edinmek günüzdeki kadar zor olmasada eziyetli ve bir o kadarda meşakkatli bir süreçti. İnsanlar kabiliyetleri ölçüsünde meslek sahibi olamazlardı . beklide bir çok meslek bu yüzden artık günümüze kadar insanlar hayatlarını idame edecekleri meslekleri öncelikle sevmelidir. Ki o işte başarılı olsunlar. Başa dön tuşu
Haberler > Unutulmaya Yüz Tutmuş 11 Meslek - 1717 - 1825 Geçmişten günümüze, insanların evlerine ekmek götürmelerini sağlayan birçok meslekler geldi geçti. Öyle meslekler vardı ki; zamanla gelişen teknolojiye ve değişen kültürel yapıya daha fazla direnemediler. Bazıları halâ birileri tarafından geçen yıllara inat, aşkla sürdürülmeye devam etse de bu kadar şanslı olmayan meslekler de oldu. Kalaycılık Kalay işi, bakırdan yapılmış bir gerecin yüzeyine, ak kurşun olarak adlandırılan, parlak kül rengindeki gümüşe benzeyen bir maden olan kalayın eritilerek dökülmesi biçiminde uygulanan bir tür kaplamacılıktır. Çinko, alüminyum, çelik ve plastik mutfak ve hamam gereçlerinin yaygınlaşmasıyla bakırcılığın gerilemesine koşut olarak, kalaycılık da gerilemiş ve yok olmaya yüz tutmuştur. Eskiden kent ve kasabanın hemen hemen her semtinde, pazar yerlerine yakın sokaklarda bir kalaycı dükkânı bulunurdu. Kalaycı dükkânları genellikle bakırcıların yanı başında ya da bizatihi bakırcı dükkânının içinde ayrı bir bölümde yer alırdı. 1950’li yıllarda ve 1960’ların başında bu dükkânların çoğu kapandı. Arzuhalcilik Arzuhalciler dilekçe yazmanın yanı sıra, vatandaşın yerine onların resmi dairelerdeki bayındırlık, tapu, evlenme vs. işlerini de takip eden kişilerdi. Bu işi genelde daktilo ile yaptıkları için, bulundukları yerler daktilo sesleri ile yankılanırdı. O dönemlerde bu, karlı bir işti. At Arabacılığı Taşıma ve ulaşım sektöründe kullanılan ve uzun yıllar bu alandaki vazgeçilemez mesleklerden birisiydi. Günümüzün ticari taksileri ya da nakliye araçları gibiydiler onlar. Bu işi yapanlar evlerinin bir bölümünü at ahırına çevirirler ve sabah olduğunda da iş başı yaparak kazanç sağlarlardı. Bunun lüks haliyse faytonlardı… Ayı Oynatıcılığı Genellikle roman vatandaşlar tarafından icra edilen bu meslek grubunda ekip, elinde tef ve uzunca bir sopa olan roman vatandaş ile, beline sardığı zincirin ucu, burnuna geçirilen halkaya takılmış bir ayıdan oluşmaktaydı. Daha çok turistik yerler ve sokak aralarında boy gösteren bu ikili ekibin gösterisi, tefi dokuz-sekizlik aksak bir ritimle çalarak şarkı söyleyen romanın, arada bir elindeki sopayla ayıyı dürtmesinden sonra hayvanın tempoya uygun hareketlerle zıplaması, sopaya tutunarak iki ayağının üzerinde dikilmesi ve bazen de yere yatarak bayılma numarası yapmasından oluşan ilginç bir şovdan ibaretti. En çok tutulan gösteri ise;“Kocaoğlan, hamamda karılar nasıl bayılır?” sorusunun ardından ayının bayılma numarası yapmasıydı. Gösteri bitince çingene kasketini çıkararak, etraflarında halka olan seyircilerden bahşiş toplardı. 1980’lerde ayı oynatmak kesinlikle yasaklandı. Hayvanlar toplanarak, Uludağ’da oluşturulan ayı yetiştirme ve rehabilitasyon merkezine götürüldüler. Bohçacılık Ayağında naylon terlikleri, basma eteklerinin altına giydikleri yine basma ve bileklerine gelen pijama pantolonları, saçlarını yarı açıkta bırakıp başlarının üzerine düğüm yaptıkları yemenileriyle, sıcak havalarda güneşin altında saatlerce dolaşmış ve alınlarından ter damlacıkları görünen, kare şeklindeki o kocaman bohçalarını sırtında taşıyan, genelde neşeli kadınlardı. Evlere girer girmez evin hanımı bilumum komşularını çağırır ve o kocaman bohça açılırdı. Renk renk işlemeli masa örtüleri, kumaş peçeteler ve hatta yatak ve divan örtüleri neşe saçarlardı. Bunları almak için çoğu zaman evdeki eski ama kullanılabilir durumda olan eşyalarınızı vermeniz yeterli olurdu. Değirmencilik Değirmenlerin en büyük üstünlüğü, doğrudan doğruya tabiatın sağladığı bedava bir enerji kaynağıyla çalışmasıydı. Eskiden bütün akarsu boylarında görülen su değirmenleri, bugün nehir çığırlarının pek büyük bir değişikliğe uğramadığı bölgelerde tek tük kalmıştır. Değirmenci, nehir suyunu taşıyan kanallar üzerine değirmenini kurar ve ani bir su taşkınıyla her şeyin bir anda sürüklenip gitmesini önlemek için geliş vanalarını gece-gündüz kontrol ederdi. Bazı değirmenciler, bölgede üretilen buğdayı un haline getirerek yakın köy ve kasabalardaki fırıncılara satarlardı. Buğday tanelerini ayıklamak, öğütmek, elemek ve un halinde satışa çıkarmak hep değirmencinin göreviydi. Bazı değirmenlerde ise, buğday yerine arpa, yulaf ve çavdar öğütülürdü. Un fabrikalarının gelişmesiyle birlikte çok az sayıdadeğirmen kaldı. Eşekli Zerzavatçılık Sokak sokak dolaşarak, bir eşeğin sırtına yükledikleri heybelerin içinde bulunan zerzevatları satarlardı bağırarak. Onların seslerini duyan ev hanımları, yanlarına biraz para alarak sokağa inerler ve çoğu zamaneşekbaşında pazarlıklar yapılırdı. Keçecilik Keçe, yün, kıl ya da pamuğun ıslak ortamda çiğnenip dövülerek liflerinin birbirine kaynaşmasıyla elde edilen ve örtü, yaygı, çadır, giysi yapımında kullanılan kaba kumaştır. Bu kumaş türü ile uğraşanlar yıllarca sektörünün en zahmetli ve iyi gelir sağlayan bir mesleğini icra ettiler. Nalbantlık Taşıma ve ulaşım sektöründe kullanılan hayvanların nallanması, hayvan tırnakları altına demir parçası yani nal ya da nalça çakılması, nalbantlığı yaygın bir hale getirmişti. Günümüzde otomobil lastiği ne ise nal da dünün Osmanlısında aynı işlevi görüyordu. Nalbantlar genellikle ulaşım güzergâhlarında yer edinirdi. Seyyar Çerçicelik İğneden ipliğe, aynadan cımbıza, boncuktan oyuncağa, astardan kumaşa her türlü nesneyi bir eşek, beygir veya at üzerinde veya arabalarında köy köy, mahalle mahalle gezip dolaşarak satan seyyar satıcılara çerçi denir. Bir köye çerçi gittiğinde kadınlar, kızlar, çocuklar çerçinin etrafına üşüşerek; yağ, peynir, yün, arpa, darı, mercimek gibi ürünler karşılığında bazı ürünleri alırlardı. Karayollarının gelişmesi ve motorlu araçların yaygınlaşması, ticari satış ağ ve yöntemlerinin ilerlemesi ve marketler zincirinin en ücra köşelere bile burnunu sokması sonucu bu meslek tamamen öldü. Süpürgecilik Edirne'ye özgü bir sanat ürünü olarak süpürge gelişen teknoloji karşısında temizlik aracı olarak önemini yitirmekte olup geleneksel bir sanat ürünü olarak değerini korumaktadır. Geçmişte 'Süpürgeciler Hanı' denilen hanlarda oluşan, küçük dükkânlarda süpürge üreten esnafı bugün bu yerlerde görememekteyiz. Gün geçtikçe de sayıları azalmaktadır. Kendileri ile birlikte, tarihteki yerlerini de hızla süpürmeye devam eden süpürgelere ve süpürgelerden oluşan anılara her geçen gün biraz daha fazla veda etmekteyiz.
Kaybolan MesleklerTeknolojinin ilerlemesi, sanayinin gelişmesi, nüfusun çoğalması gibi pek çok etken sosyal hayatı ve siyaseti belirlerken bazı mesleklerin doğmasına bazı mesleklerin de yok olmasına sebep olmaktadır. Geçmişimizde olan ve günümüzde önemini yitiren meslekler şöyledirKülekçilikYiyecekleri saklamak için plastik kapların icat olmasından çok önce külek’ adı verilen tahta kovalar kullanılıyordu. Bu külekler bal, pekmez, yoğurt gibi yiyecekleri uzun süre korumakla kalmıyor, yiyeceklerin lezzetine de lezzet katıyordu. Külek kapların kullanımı zamanla azaldı; bu kapları üreten külekçiler de yok olmaya yüz misali ekmek teknesini sırtında taşıyan bileyiciler, tezgâh açtıkları mahallenin bütün körelmiş bıçaklarını yeniden keskin hale daha eskilerde bakır, sonraları ise alüminyum güğümlere doldurdukları sütleri dağıta dağıta sokaklarda dolaşırdı. Fabrika üretiminin ve belli sağlık standartlarının devreye girmesiyle sütçülerin sayısında bir hayli düşüş mahallede olan yorgancıyı, şimdilerde sadece belli mahallelerde bulmak mümkün. Yorgancı, kızılcık sopasıyla dövdüğü pamuğu astarladıktan sonra pamuğu sabitleme dikişi atar. Bu işlem tamamlanınca sıra yorgancının marifetlerini gösterdiği yüz dikme işlemine gelir. Her yiğidin ayran içişi farklıdır misali her yorgancının da yorgan dikimi kendine hastır. Bitirdiği yorganı duvarına asan yorgancı, hem sipariş verene yorganın hazır olduğu mesajını verir hem de eserini ilk defa Yemen’de Yemen-i Ekber isminde biri tarafından yapılan ve sonra ismiyle anılan bir ayakkabı çeşidi. Osmanlı döneminde Yemen üzerinden Güneydoğu Anadolu’ya ulaşan yemeniler, zamanla yörenin geleneksel kıyafetlerinden biri haline gelmiş. Yemeni ustaları da zamanla artmış. Ancak günümüzde yemeni ustası bulmak oldukça güç. Ayakkabı üretiminin artması ve ucuzlaması, yemenilere olan ilgiyi azaltmış. Bu nedenle günümüzde, Gaziantep ve Kilis’te yemeni dikmeye devam eden iki usta kaldığı bir dönemin en popüler kişileriydi çocuklar için. Macun satanların çoğu macunu yapan kişiler olur, macunun lezzeti bu kişilerin hünerine göre değişirdi. Ancak çocukların macuna gösterdiği rağbetin azalmasıyla neredeyse ortadan kaybolan macuncular artık sadece Ramazan eğlencelerinde ve bayramlarda görünür Devrek ilçesinde günümüzde de popülerliğini korusa da ülke genelinde önemini yitirmiş görünmektedir. Çarşı içinde, baston yapıp satan yaklaşık 15 dükkân vardır. Her ustanın yeteneklerini konuşturduğu bastonculuk da kaybolmaya yüz tutmuş meslekler arasında üst sıralarda yer taşımada kullanılan sepetler genellikle sorgun ağacı, saz, kamış, kestane ağacı gibi bitkilerin dallarından yarılarak elde edilen şeritlerle örülürdü. Küfecilik günümüzde kalmamıştır. Sepetçilik de desteklerle ayakta henüz hayatımızın her alanını kaplamadan önce resmi makamlara yazılacak bir dilekçe var ise gidilir, daktilosu başında oturan arzuhalciye yazdırılırdı. Ama günümüzde daktilonun yerini bilgisayar aldı, arzuhalcilerin işleri de yok denecek kadar yediği mesleklerden biri de, çömlekçiliktir. Eskiden her türlü yiyecek ve içeceği saklamak için kullanılan ve her evde bulunan çömlekler, buzdolabının ve plastik kapların çoğalıp ucuzlaşmasıyla daha az kullanılır TamirciliğiSaatin ilk defa seri olarak üretilmesi yaklaşık iki yüzyıl önce ABD’de olmuştur. Seri üretim ile birlikte yaygınlaşan saat kullanımı günümüzde yerini cep telefonuna bırakmaktadır. Şimdilerde saat takmak bir zevk işi. Saati öğrenmek için illa saat kullanmak gerekmiyor. Bu nedenle de eskilerde çok revaçta olan saat tamirciliği işi, önemini yitirmiş Ayakkabı boyacılığıAyakkabı sandığıyla cadde kenarlarında ve meydanlarda, maharetli elleriyle ekmeğini kazanan boyacılara günümüzde nadiren rastlanmaktadır. Günümüzde pratik temizlik ve parlatma malzemelerinin üretilmesiyle bu mesleğin de yıldızı sönme eğilimine yönelmiştir.
MESLEK AHLAKI VE AHİLİK EĞİTİMİ Meslek Ahlakı ve Ahilik Eğitimi Öğrencinin/bireyin meslek ahlakı, ahilik ilkeleri, millî, manevi ve insani tüm değerlere uygun davranışlar sergilemesine yönelik veri ve yetenekleri kazandırmaktır. Meslek ahlakı ve ahilik eğitiminin genel amacı meslek ahlakına uygun davranışlar, ahilik ilkelerine uygun davranışlar, millî, manevi, ahlaki ve insani tüm değerlere uygun davranışlar sergileyebileceksiniz. Eğitim İçeriği o Meslek ve Ahlak Kavramları Nelerdir? o Meslek Ahlakı Nedir? § Meslek Ahlakının Önemi Nedir? o Meslek Ahlakı İlkeleri Nelerdir? § Doğruluk Nedir? § Yasallık Nedir? § Yeterlik Nedir? § Güvenilirlik Nedir? § Mesleğe Bağlılık Nedir? o Meslek Ahlakına Uygun Davranışların Meslek Erbabına Katkıları Nelerdir? 2. Meslek Ahlakı ve Ahilik Eğitimi - Ahilik o Türk Toplumunda Geçmişten Günümüze Meslek Kuruluşları Nelerdir? o Ahiliğin Tarihsel Gelişimi Nedir? § Ahiliğin Ahlaki ve Mesleki Temelleri Nelerdir? § Ahilerin Eğitim ve Dayanışmaya Verdikleri Önem Nedir? § Ahilik İlkeleri Nelerdir? § Ahiliğin Görgü Kuralları Nelerdir? § Ahilikte Eğitim Sistemi Nedir? § Ahilikte Törenler Sınıf Geçme Nelerdir? § Ahilikte Yardımlaşma Nedir? § Ahiliğin Günümüze Yansımaları Nelerdir? § Ahilik ve Demokrasi Nelerdir? § Ahilikte Kişisel Gelişim Nelerdir? § Anadolu Kadınlar Birliği Nelerdir? § Ahiliğin Siyasi İşlevi Nelerdir? § Ahi Birliklerinin Etkinliğini Kaybetmesi Nelerdir? o Geçmiş ve Günümüzün Mesleki Değerleri Nelerdir? 3. Meslek Ahlakı ve Ahilik Eğitimi – Türk Toplumunun Değerleri ve Ahilik Kültürünün Türk Toplumundaki Yeri o Değer Kavramı Nelerdir? o Millî ve Manevi Değerlerimiz Nelerdir? o Ahilik Kültürünün Türk Toplumundaki Yeri Nedir? § Ahilik Kültürünün Toplum Düzenindeki Yeri Nedir? § Sosyal ve Ekonomik Hayatta Ahilik Nedir? § Ahilik Kültürünün Meslek Hayatına Katkıları Nelerdir? § Ahilik Teşkilatının Diğer Özellikleri Nelerdir?
Osmanlı'dan günümüze mesleki ve teknik eğitimde yaşanan gelişmeleri tarihsel sıra ve fotoğraflarla anlatan "Geçmişten Günümüze Fotoğraflarla Mesleki ve Teknik Eğitim Kitabı" yayımlandı. Kitapta Ahilik, Bacıyan-ı Rum, Lonca Teşkilatı, Gedik Sistemi ve Enderun Mektebi ile başlatılan tarih yolculuğu günümüzün yeni eğitim modeli ile dikkati çeken mesleki ve teknik Anadolu liseleri ile tamamlanıyor. MEB, yeni bir uygulama olarak Eğitim Analiz ve Değerlendirme Raporları Serisi kapsamında, eğitimin farklı boyutları ile ilgili çalışma ve değerlendirme raporları yayımlamaya başladı. Eğitim Analiz ve Değerlendirme Raporları Serisi'nin beşincisinde "Geçmişten Günümüze Fotoğraflarla Mesleki ve Teknik Eğitim" ele alındı. Çalışmada, Tanzimat'tan bugüne mesleki ve teknik eğitimle ilgili gelişim ve dönüşüm, eğitim kurumlarının fotoğrafları eşliğinde okuyucunun ilgisine sunuldu. Eğitim kurumları ile ilgili kısa bilgilerin yer aldığı çalışma, Türkiye'de mesleki ve teknik eğitim köklerinin ne kadar derinliğe sahip olduğunu gösteriyor. Yürütücülüğünü Milli Eğitim Bakan Yardımcısı Mahmut Özer'in yaptığı Eğitim Analiz ve Değerlendirme Raporları serisinin beşinci yayını, Selvinaz Aydın ve Ülkü Özdemir tarafından hazırlandı. Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, kitap için kaleme aldığı takdim yazısında, Tanzimat'tan Cumhuriyet'e mesleki ve teknik eğitim sürecinin, aslında ülke olarak çok iyi bir tecrübeye sahip olunduğunun adeta tezahürü olduğunu ifade etti. Selçuk, "Raflarda kalan siyah beyaz fotoğrafların tozunu üflemekten ibaret olan işbu çalışmamız, maziden kalan meslek eğitimi deneyimimizi hatırlayıp atiyi şekillendirmek gayesi gütmektedir. Bu eserin bir girizgah niteliğinde olduğunu ve ileride meslek tarihimize dair başka eserleri de ülkemize kazandırmak için çalışmalarımıza devam edeceğimizi vurgulamak isteriz." değerlendirmesinde bulundu. Mesleki eğitim tarihine yolculuk daveti Çalışma için Milli Savunma Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Erhan Afyoncu da ön söz yazdı. Osmanlı'dan Cumhuriyet'e mesleki ve teknik eğitimin gelişimi hakkında bilgi veren Afyoncu, çalışmayla ilgili şu değerlendirmeyi yaptı "Bu çalışmada, Osmanlı'dan Cumhuriyet'e mesleki ve teknik eğitimin tarihi kökenlerinden hareketle günümüze kadar yaşanan gelişmeler, fotoğraflarla birlikte anlatılarak ortaya konulmaya çalışıldı. Kitapta yer alan okulların tarihi kökleri ve günümüzdeki durumları tarihi devamlılık anlayışı çerçevesinde sunuluyor. Okulların tarihçeleri ve gelişimleriyle ilgili verilen kısa bilgiler fotoğraflarla pekiştirilerek, okuyucular mesleki ve teknik eğitim tarihine doğru kısa süreli bir yolculuğa davet ediliyor. Ayrıca okulların tarihçeleri hazırlanırken literatürdeki konuyla ilgili araştırmalardan istifade edildi. Genelde eğitim tarihi, özelde ise mesleki ve teknik eğitim ile ilgili araştırmaların oldukça sınırlı sayıda olduğu göz önüne alındığında bu eserin alanda yapılacak yeni çalışmalara vesile olması temenni edilmektedir." "Malzemelerin toplanma süreci oldukça zahmetli geçti" Çalışmanın yürütücüsü Milli Eğitim Bakan Yardımcısı Mahmut Özer, çalışmaya ilişkin yaptığı değerlendirmede ise "Mesleki ve teknik eğitimde gelinen noktayı anlayabilmek için bu topraklarda ona dair neler yapıldı, hangi aşamalardan geçildi, her dönüşümün yaşandığı sosyoekonomik koşullar nelerdi bunların etraflıca ve derinliğine bilinmesini gerektiriyor." dedi. Mesleki ve teknik eğitimin güçlendirilmesi ve kalitesinin artırılması için son aylarda çok önemli adımlar attıklarını aktaran Özer, şunları kaydetti "Bu çalışma ile de yapılanları tarihsel bir bağlama oturtup tarihsel süreçle ilişkilendirmek istedik. Çalışma okuyucuları Osmanlı'dan Cumhuriyet'e ve günümüze kadar fotoğraflar ve bilgilendirme notları eşliğinde uzun bir mesleki ve teknik eğitim tarihi yolculuğuna çıkartıyor. Çalışmada kullanılacak malzemelerin toplanma süreci oldukça zahmetli geçti. Eğitim kurumlarımızla ilgili fotoğrafları paylaşan herkese teşekkür ediyorum. Bu çalışmanın yayımlanması ile birlikte Bakanlığımıza mutlaka hem düzeltme önerileri ve yeni ilaveler hem de yeni fotoğraflar gelecektir. Bu aşamada okuyucularımızdan elde edeceğimiz eleştirilerle bu çalışma sürekli iyileşecektir. Aylardır bu projeyi tamamlamak için büyük emek veren Selvinaz Aydın ve Ülkü Özdemir'e, çalışmanın redaksiyonunu gerçekleştiren Emine Eroğlu, İhsan Akşehirli ve Ahmet Vurgun'a çok teşekkür ediyorum. Ayrıca çalışmayı inceleyen ve ön söz yazma teklifimizi kırmayan Erhan Afyoncu'ya özel şükranlarımı sunuyorum"dedi. Geçmişten Günümüze Fotoğraflarla Mesleki Eğitim Kitabına ulaşmak için tıklayınız
geçmişten günümüze meslek kuruluşları nelerdir