⚾ Bir Başarı Hikayesi Show Max

benimbasarimbenimhikayem 986 posts. 24.6K followers. 570 following. Benimbaşarımbenimhikayem. Personal blog. 🔸️173.4 kilodan 60 kiloya bir başarı hikayesİ🧚‍♀️. 🔸️AMELİYATSIZ SADECE DİYETLE. 🔸️GÜNCEL:150.7🔸️Diyetisyen: @dytgozdeartan. VeriSeti Hikayesi. Bir firmanın web site bilgilerini içeren bu veri setinde kullanıcıların gördükleri ve tıkladıkları reklam sayıları gibi bilgilerin yanı sıra buradan gelen kazanç bilgileri yer almaktadır. Kontrol ve Test grubu olmak üzere iki ayrı veri seti vardır. Bu veri setleri ab_testing.xlsx excel’inin ayrı OWN THE SHOW Experience faster, deeper and more intense moment-to-moment match action on the field, with a variety of game modes for all you rookie players and returning seasoned vets. Purchase Live out your dreams Step on the diamond while surrounded by corn fields with the addition of MLB® Field of Dreams added to MLB® [] Leylanın Evi, Fosforlu Hikayesi, Ahududu'nun yanı sıra çevre dostu sosyal sorumluluk projeleri kapsamında çocuklara ulaşan, Goody Çocuk Tiyatrosu ile beraber hazırlanan "Bir Dostluk Hikayesi", Anavarza Çocuk Tiyatrosu - Bal Arıları ve Hınzır Ayı ve Geberit'in desteğiyle sunulan Su Gelecektir oyunları, 2017'de Türkiye'nin farklı şehirlerinde ve sahnelerinde sergilenecek. 08 Haz Çarşamba 2022 16:00. Fox Tv’de "Bir Aile Hikayesi" dizisi ardından Show Tv’nin fenomen dizisi "Çukur" da izleyicinin alışık olmadığı bir karakterle televizyona geri dönen Sak, Seren Erdenet karakteri ile ters köşe tabir edilen bir karaktere hayat vermişti. Performansıyla izleyiciden tam not alan başarılı oyuncu Uçak bir ambulans uçağı olarak düzenlenerek 1951 de Danimarka’ya teslim edilmiştir. Bu uçak halen müzededir ve faaldir. Bunların dışında 1925 de kurulan Şakir Zümre Bomba fabrikasında 1939 dan itibaren 300,500,1000 kg’lık bombalar ve mayınlar imalatına başlanmıştı. Oyuncular: Jim Carrey, Ed Harris, Laura Linney. IMDb puanı: 8,1. Jim Carrey’nin Altın Küre aldığı bir diğer film Truman Show, genel olarak kendisinin en iyi filmi olarak nitelendiriliyor. Kült film Truman Show’da ise doğumundan yetişkinliğine kadar hayatı şakasız bir reality show setinde geçen Truman Burbank’in hikâyesi r38Cf. Son Dakika Ekonomi Spor Magazin Dünya Sağlık Teknoloji Haber Portalı 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'na %100 uygun olarak yayınlanmaktadır. Ajanslardan alınan haberlerin yeniden yayımı ve herhangi bir ortamda basılması, ilgili ajansların bu yöndeki politikasına bağlı olarak önceden yazılı izin gerektirir. 115526. SON DAKİKA Bir Başarı Hikayesi... - Son Dakika [Kullanım Şartları] - [Gizlilik Politikası] - [Çerez Politikası] - [Kişisel Verilerin Korunması] - [Ziyaretçi Aydınlatma Metni] - [Hata Bildir] Ankara'dan doğdu İstanbul'da zirveye çıktı… Geride bıraktığımız hafta İstanbul'da düzenlenen 3'üncü Uluslar arası Akıllı Şebekeler Kongre ve Fuarı'nın açılışına katıldım. Fuarın resmi açılışından bir gün önce ise Sabah Gazetesi ile birlikte tüm Türkiye'de dağıtılan 'Akıllı Sistemler' ilavemiz büyük ilgi gördü. Sabah Gazetesi'nin sponsorluğunda gerçekleşen Uluslar arası Akıllı Şebekeler Kongre ve Fuarı'na ilişkin hazırladığımız gazetenin sektör temsilcileri tarafından büyük ilgi görmesi tüm yorgunluğumuzu aldı. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız ile Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık'ın ev sahipliğinde gerçekleşen fuara yurtdışından da ciddi katılım gerçekleşti. ICSG İstanbul 2015 Fuar ve Kongresi Ankaralı bir firma olan HHB Fuar ve Organizasyon tarafından 3 yıldır başarıl ile gerçekleştiriliyor. İlkinde katılım sağlamadığımız bu uluslar arası buluşmaya ikinci ve üçüncü yılda dâhil olduk. Sabah Gazetesi olarak geçen yıl ve bu yıl medya sponsoru olmakla kalmayıp buluşmaya ilişkin özel gazete hazırladık. Uluslar arası organizasyonu hazırlık ve yürütülmesinde ciddi bir operasyon gerçekleştiren HHB Fuar ve Organizasyon firmasının genel müdürü Şule Esma Dadak başta olmak üzere, Gizem Yücel, Iraz Gümüş, Ekin Yıldız, Selin Doğan ve tüm ekibe bir teşekkür borcumuz var. Emeği geçenlere teşekkür ederim… Hep diyorum ya… Ankara'nın değerlerine sahip çıkmalıyız. İşte bu bağlamda Ankara'nın birçok başarılı firması başkenti uluslar arası arenada başarı ile temsil ediyor. HHB Fuar ve Organizasyon firması bunlardan sadece bir tanesi. Bu vesile hepsine bir alkış gelsin. Sağlık ve mutluluk dolu bir hafta olsun… ERZURUM’UN ULUSAL GÜÇTE MARKASI OLAN AŞKALE ÇİMENTO, ÇOK ORTAKLI YAPISI, TÜRKİYE GENELİNE YAYILAN DEVASA YATIRIMLARI VE YAKALADIĞI BAŞARILARLA HERKESE ÖRNEK OLUYORAşkale Çimento’nun 1968 yılında Erzurum’un Aşkale ilçesinde başlayan hikayesi, özelleştirme uygulaması sonrası ERÇİMSAN Holding ile birlikte 1992 yılında apayrı bir yola girdi. Çok ortaklı ve aynı zamanda sürekli bir büyüme trendinde olmasıyla dikkatler üzerine çeken Aşkale Çimento, sektöründe ulusal bir marka olurken aynı zamanda öncü girişimleriyle sektöre yön vermeye başladı. Türkiye’nin kalkınma gayretlerine katkı yapmanın kendilerine keyif verdiğini ifade eden Aşkale Çimento Yönetim Kurulu Başkanı Lütfü Yücelik, “Misyonumuz gereği; özellikle istihdamı geliştirici ve ülkenin hammadde kaynaklarını en iyi şekilde değerlendirme yönündeki atılımlarımız devam ediyor. Biz Aşkale’de bir “paylaşma iklimi” meydana getirdik. Şimdi bu iklim Erzurum’dan Bursa’ya, Van’dan Giresun’a, Rize’den Erzincan’a, Gümüşhane’den Ağrı’ya, Aşkale’den Trabzon’a ve Anadolu’nun daha bir çok yerine güzellikler taşımaktadır.” diye konuştu.“YÜREKLİ VE CESUR İNSANLARIN BAŞARISI”Aşkale Çimento Grubu’nun sahip olduğu üretim imkanlarıyla Türkiye çimento tüketim rakamlarını karşılamada önemli bir yere sahip olduklarını hatırlatan Yücelik, “1992 yılında yola çıktığımızda 300 bin olan çimento üretim rakamına sahip olduğumuzu ifade etmek istiyorum. Bu gün tüm grubumuzun çimento üretim kapasitesinin yıllık ortalama 8 milyon ton çimento olması, gücümüzün rakamsal olarak önemli göstergelerinden biridir. Erzurum, Aşkale, Trabzon, Van, Gümüşhane, Erzincan, Giresun, Ağrı, Rize, Bursa ve Bilecik gibi ülkenin çok geniş bir coğrafyasında sanayi yatırımlarına sahibiz. Başarılarımız; yürekli ve cesur insanların yorulmadan ortaya koydukları mücadelenin karşılığıdır. 2004 yılında Türk ekonomisinin devler ligine 478. sırada giren Aşkale Çimento, 2014 rakamlarıyla listenin 163. sırasındadır. Aynı şekilde Anadolu Kaplanları sıralamasında 61’ıncıyız. Aşkale Çimento adına ortaya konulan bu kazanımlar hepimiz için mutluluk ve gurur kaynağıdır. Geldiğimiz noktada sahip olduğumuz kıymetler, yakaladığımız başarılar ve hepimizin değer kattığı “Aşkale Çimento” markası, emeklerimizin en güzel karşılığıdır. Şirketimiz Türkiye’de bir farklılık ortaya koyuyor. Yatırımlarımızın bulunduğu illere girişimciler genelde uzak dururken, bizler devasa tesisler inşa ettik. Bu da bölge insanı ve girişimcisine pozitif etki yapıyor.”şeklinde konuştu.“ŞEFFAFLIK VE SÜRDÜRÜLEBİLİR KARLILIK”Değişim ve yenilenmenin kendileri için olmazsa olmaz olduğunu vurgulayan Aşkale Çimento Yönetim Kurulu Başkanı Lütfü Yücelik, “23 yıldır ortaya koyduğumuz ticari, sosyal ve çevresel hedefler zor şartlara rağmen tek tek gerçekleşmiştir. Ortaklarımıza ve sorumlu olduğumuz insanlara karşı yönetim olarak gösterdiğimiz şeffaflık başarımızda önemli bir etkendir. Şirket olarak kısa vadeli kazanımlar yerine her zaman için sürdürülebilir karlılığı hedef aldık. Ortaklarımızın ve çalışanlarımızın sabrı, şirket yöneticilerimizin gayretiyle Türkiye’nin devleri arasına giren şirketimiz; çalışınca, azmedince ve birlikte hareket edince ne kadar çok şey başarılabileceğini de herkese gösterdi. Yola çıktığımız günden bu yana tüm paydaşlarımızla adeta bir orkestra gibi hareket ettik. Böylece; şirketimizi sosyal, çevresel, finansal ve insan kaynağı yönetim tarzları açısından dünyanın kabul ettiği standartlara getirdik. Hem çimento hem de hazır betonda kalite ve müşteri memnuniyeti de bizim için vazgeçilmezlerdendir.” dedi.“ÇİMENTO FİYATI VE REKABET EDEBİLİRLİK”Yoğun rekabet ortamının bulunduğu ve dev holdinglerin aktif rol aldığı bir piyasada ayakta durmaya çalıştıklarını da hatırlatan Yücelik, “Kimi çevrelerin iddia ettiğinin aksine çimento fiyatlarını standart olarak belirlemek mümkün değil. Bu hem rekabeti önler hem de mevcut düzenlemeler çerçevesinde yasal olmaz. Erzurum veya bölge illerine göre İstanbul ya da batıda çimentonun daha ucuz olduğu iddiaları da gerçeklerden uzaktadır. İstanbul’da çimento fiyatı Erzurum’daki fiyattan daha yüksektir. Yapılan piyasa araştırmasına göre; halen İstanbul ilindeki çimento fiyatı 165-190 TL arasındadır. Ege bölgesinde çimento fiyatı 190 TL’dir. Şehrimizde ise ortalama çimento fiyatı 160 TL’dir. ” şeklinde konuştu.“ÇEVRE, İNSAN VE YAŞAMA SAYGI”Stratejik planlar, ileri görüşlülük, doğru analiz yeteneği, uygulanabilir projeler ve akıllı kriz yönetim sistemleriyle özelleştirme sonrasındaki süreci bu günlere kadar taşıdıklarını söyleyen Başkan Yücelik, “Kalite yönetim sisteminin yanında çalışanlarımızın sağlık ve güvenliğini sistematik olarak sağlamak için iş sağlığı ve güvenliği yönetim sistemini de ciddi bir şekilde sürdürüyoruz. Bu sistemlerde çalışanlarımızın katılımını esas alıyoruz. Aynı zamanda yatırımlarımızın bulunduğu yöreye, insanlara ve yasal sorumluluklarının bilinciyle, çevresel duyarlılığı en üst seviyede tutarak, gerekli yatırımları gerçekleştirmede sektörde ilkleri gerçekleştirdik. Bunu yaparken yöredeki gelişmişlik seviyesinin çok üstünde gerekli atılımları yapmaktan da hiç çekinmedik. Dolaylı olarak 10 binden fazla istihdam sağlıyoruz. Teknolojik, organizasyonel, pazarlama, insan kaynakları, hammadde ve daha bir çok süreçte sürdürülebilir sistemler için var gücümüzle çalışıyoruz.” diye ÇİMENTO’NUN KISA TARİHÇESİBaşkan Yücelik, Aşkale Çimento’nun nereden nereye geldiğini anlatırken; Aşkale’deki fabrikanın Türkiye Çimento ve Toprak Sanayi tarafından bölgenin çimento ihtiyacını karşılamak üzere 1968 tarihinde, Aşkale İlçesine 3 km mesafede Trabzon yolu üzerinde temelinin atıldığını belirterek şöyle devam etti “1971 tarihinde döner fırın ateşlenerek işletme faaliyetine başladı. Kuruluşundan 1984 yılı sonuna kadar Türkiye Çimento Toprak Sanayi bağlı bir fabrika müdürlüğü olarak çalışan şirket 1985 tarihinden itibaren müessese statüsüne çevrildi, 1987 tarihinde ise Aşkale Çimento Sanayi statüsüne çevrildi. 1991’de alınan karar ile özeleştirmek üzere Türkiye Çimento ve Toprak Sanayii’ye ait hisseleri Başbakanlık Kamu Ortaklığı İdaresine devredildi. 1993 yılında Erzurum ve bölge insanı tarafından kurulan, çok ortaklı ERÇİMSAN şirketi tarafından özelleştirme yoluyla satın alındı. Aradan geçen 23 yıl içinde; çimento sektöründe Aşkale, Trabzon, Erzincan, Gümüşhane, Van ve Bilecik’teki fabrikaları ile önemli bir aktör haline gelen şirketimizin Erzurum, Ağrı, Aşkale, Trabzon, Beşikdüzü, Tirebolu, Rize, Bilecik, Bursa ve Tokat’taki hazır beton tesisleri bulunmaktadır. Erzincan’da Çelik İmalat Tesisi ve Tercan’da Taş Kırma ve Öğütme Tesisi bulunmaktadır.” Pandemi sürecinde özveriyle görevini yapan sağlık çalışanlarından biri olan Gaziosmanpaşa Eğitim ve Araştırma Hastanesi Üroloji Kliniği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Enver Özdemir, yeni tip koronavirüs sürecinde yaşadıklarını, sağlık çalışanlarının verdiği mücadelenin önemini ve 12 Eylül öncesi tıp fakültelerinde okutulan hijyen derslerinin yeniden müfredata alınması önerisini, AA muhabirine anlattı. Pandemi sürecinin, dünyada yaşanmaya başladıktan sonra Türkiye'ye çok geç geldiğini dolayısıyla Sağlık Bakanlığı koordinesinde hizmet içi eğitimlerin hızlı bir şekilde tamamlandığını belirten Prof. Dr. Özdemir, Türkiye sağlık sisteminin de pandemiye hazırlıklı yakalandığını ifade etti."Başarı hikayesi yazıldı" Türkiye'nin diğer ülkelerden en büyük farkının, sağlık hizmetlerinin sosyalizasyonu kavramını tamamlaması olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Özdemir, şöyle devam etti "Bunun etkinliğini pandemi döneminde çok net olarak gördük. Türkiye Cumhuriyeti kurulduktan itibaren kurulan bütün hükümetler, sağlık hizmeti sosyalizasyonunu hedef olarak belirlediler ve ellerinden gelenin en iyisini yaptılar, son hükümetimiz gibi. Bu politikaların objektif ve bilinçli bir şekilde uygulanması nedeniyle hazırlıklı yakalandık ve bir başarı öyküsü sergilendi. Sağlık altyapımızın sağlam ve oturmuş olması, doktor sayımızın yetersiz olmaması, yatak kapasitesi, alet, donanım ve tıbbi malzemesi temininin seri şekilde sağlanabilmesi, pandemiye hazırlıklı yakalanma imkanı verdi. Bir başarı hikayesi yazıldı. Bunun yanı sıra insanımızın iyi hasletlerinden kaynaklanan diğerkamlık ve fedakarlık özellikleri nedeniyle hekimlerimiz, özellikle temizlik işçisinden hemşiresine kadar sağlık görevlileri, herhangi bir unvan farkı veya konum farkı dikkate almayarak nasıl bir seferberlik ilanında bir asker ve er mücadeleyi eşit şekilde veriyorsa yeni başlayan asistanından kıdemli profesörüne, başhekime kadar herkes üzerine düşen görevi üstlendi. Sistem, bugüne kadar başarılı bir şekilde geldi." Prof. Dr. Özdemir, Türkiye'de tekstil endüstrisinin gelişmiş olması, cihaz imalatının yapılabilmesi, ilaca erişimin kontrol ve takibinin yapılabilmesinin sürece katkı sağladığını vurguladı. "20'si akrabası olmak üzere 100 kişiye bulaştırdı" İlk vakanın Sultangazi'den çıktığını ve Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesine başvurduğunu hatırlatan Prof. Dr. Özdemir, "Bu kişi İtalya'ya indirimli uçak bileti bulup gezen bir vatandaşımız. İtalya'dan dönerken karantina başladığı için Almanya üzerinden dönüyor. Almanya üzerinden döndüğü için de karantinadan kurtuluyor. Bildiğim kadarıyla 20'si akrabası olmak üzere 100 kişiye bulaştırdı. Kendi ailesinden 5'inin sağlık süreci ağır oldu. Gerisini tam takip edemedim." diye konuştu. Bu süreçte insanların üzerine düşen görevlerin bulunduğunu dile getiren Prof. Dr. Özdemir, "Duyarlı basın kuruluşları bu mücadelede hem sağlıkçıların hem de devletin en büyük yardımcısı oldu. İnsanları bilinçlendirdiler. Buna rağmen bazı kerameti kendinden menkul kişilerin, televizyonda veya sosyal medyada insanları yanlış bilgilendirmesi sonucu sıkıntılar yaşadık. Ama daha sonra hastalığın ciddiyeti anlaşılınca, insanlar duyarlılık gösterdi. 100 kişiden 3 kişide ihmal görülüyor ama insanlarımız pandemi süreci bitinceye kadar duyarlılıklarını devam ettirirlerse telaş içine girmezlerse nasıl ki şimdiye kadar bir başarı öyküsü yazdıysa sağlık camiası, yine sonuna kadar aynısını yapacağımıza inanıyorum." değerlendirmesini yaptı. Pandemi sürecinde tuttukları nöbette bazı vakaların sağlık durumunun olumsuz yönde çok hızlı ilerlediğini anlatan Prof. Dr. Özdemir, "Hastanın oksijen satürasyonunun düştüğünü tespit ettik. Hasta ileri yaşta ve riskli olduğu için. Yoğun bakıma kaldırıncaya kadar hastanın vefat ettiğine şahit olduk. Bu çok travmatik oldu bizim için bu kadar mı hızlı olur diye... Kovid-19, hastalarda ciddi kas ağrıları ve tükenmişlik sendromu yapıyor. Hastalığın etkileri 14 günde geçmiyor. Dolayısıyla insanların hastalık koşullarının riskini taşımamaya gayret etmeleri gerekiyor." ifadelerini kullandı."Virüsten korkma, tedbir almamaktan kork" Görev yaptığı hastanenin 4 katının pandemi kliniği, onun altındaki 6 katın normal hizmet veren bölümler olduğunu anlatan Prof. Dr. Özdemir, önlemler alındığı için yayılma durumuyla karşılaşmadıklarını aktardı. Prof. Dr. Özdemir, "Nasıl ki 'Kanserden korkma geç kalmaktan kork' deniyorsa pandemi sürecinde de 'Virüsten korkma, tedbir almamaktan kork' diyebiliriz. İnsanlarımızı ikna edersek duyarlılığımızı ve gayretlerimizi devam ettirirsek kısa sürede bununla başa çıkarız." diye konuştu. 12 Eylül öncesinde tıp fakültesi eğitim müfredatında hijyen dersinin olduğunu belirten Prof. Dr. Özdemir, şu önerilerde bulundu "Üniversitelerde hijyen kürsüleri vardı. Bu kürsüler çeşitli gerekçelerle kapandı. Son yıllarda yaşanan korona, lyme ve diğer hastalıkların pandemi eğilimi göstermesi, veremin dünyada yeniden hortlaması gibi nedenlerle toplum sağlığını koruma kürsülerinin YÖK tarafından müfredata alınmak üzere yeniden değerlendirilmesinde fayda olduğu kanaatindeyim. Çünkü spesifikleşmiş uzman bulamıyorsunuz. Mikrobiyologlar, enfeksiyoncular, diğer doktorlar, herkes her konuda fikir beyan ediyor. Bir de işin uzmanı var. O kürsüden yetişmiş, onun üzerine akademik kariyer yapmış insanların, kesin sınırları olan bilgiler verme ve yönlendirme yapmasında fayda var. Tıp fakültelerinde hijyen derslerinin yeniden müfredata alınmasını ve kürsülerin oluşturulmasını sayın büyüklerimize öneriyorum." Prof. Dr. Özdemir, sağlık hizmetlerinin sadece doktor ve hemşire üzerinden gitmediğini, temizlik işçilerinin de dikkate alınması gerektiğini hatırlatarak, "Çünkü koronalı hastanın bakımını yapan daha yakın temasta bulunan insanlar var. Bu hizmetlerin de göz önüne alınarak, bu personelin de özverili çalışmalarının sembolik de olsa karşılığı olduğunu bilmekte fayda var. Her türlü riski alıyorlar. Devlet olarak da idareciler olarak da bu arkadaşlarımızın moral ve motivasyonunu arttırıcı şekilde hareket etmenin büyük faydası olacağı kanaatindeyim. Sağlık sistemi sadece doktorlar üzerinden yürümüyor. Tabii ki doktorların da moral motivasyona ihtiyacı var ama bütün çalışanların moral ve motivasyona ihtiyacı var." değerlendirmesini yaptı. TİGEM’de son 30 yılın destanı yazıldı 4 yılda inşallah daha da iyi olacak emekle, doğru kaynak kullanımı ve planlama ile…Türkiye’nin en büyük çiftçi kuruluşu olan TİGEM tarihinin en büyük başarılarını elde ederken TİGEM’i mesnetsiz tartışmaların ortasına çekmeye çalışan silahşörler olduğunu üzülerek ve Ekonomiyi bilmeyenlerin biliyormuş gibi yazı yazmalarını hayretle izliyorum, ülkemizin ve dünyanın en büyük tarım ve hayvancılık işletmelerinden birisi olan TİGEM’le hesabı olanlar çamur at izi kalsın mantığıyla bir kampanya yürütüyorlar…Sadece kurumu değil görev yapan insanları da karalayarak birilerinin değirmenine su taşıma gayretlerini üzülerek TİGEM’den ve yapılanlardan bahsetmek isterim;2010 yılında 210 bin dekarlık alanda sulu tarım yapılan tarım alandan bu gün 942 bin dekar alana çıktı önümüzdeki ay inşallah 20 bin dekar alan daha sulu tarıma açılarak 962 bin dekar alan çıkacak…Bu, başarı özveri ve kaynakların doğru kullanımı değilde görevlisinden tarlada çalışan işçisine genel müdürüne kadar çalışmanın eseri değil de nedir?Son 10 yılda 2000 su kuyusu açılarak toprak suyla bereketle buluşturuldu bu kuyulardan sadece 7’si azalan yeraltı su rezervleri ve kuraklık nedeniyle kurudu…2019 yılından bu yana kara geçen TİGEM 2021 yılını 140 milyonluk bir kar ile kapattığından bahsedilmiyor bile…Sulu tarım alanında son teknolojiye sahip olan TİGEM kuraklık oluşan bölgelerdeki negatif durumu sulu tarım ile süspanse etme yeteneğini sürekli geliştirerek hedeflerine doğru yürümekte…Yerli tohum üretiminin desteklenmesi ve ülkemizin beklediği başarılara imza atan TİGEM’in yerli ve milli çalışmalarından nedense kimse bahsetmiyor!Büyük baş ve küçük baş hayvancılıkta TİGEM dünya ile entegre çalışarak elde ettiği başarılardan bahsedilmiyor!Tarım ve Hayvancılık odaklı yapılan çalışmalar her ne kadar başarı çıtasını yükseltse de ne yazık ki TİGEM ciddi manada bir saldırı altında…Üstelik kar eden, başarıları göğsümüzü kabartan TİGEM ve yönetimi siyasi ikbal ve rant adına saldırı altında…Yaptığım araştırmalarda üretim ve gelişim odaklı olan çalışmaları kişiselleştiren, gazetecilik adı altında çıkar ve menfaat sağlama arayışında olan kişilerin başlattığı oyuna gelmek kurum çalışanlarının motivasyonunu düşürmesine izin verilmemesi TİGEM’in hem de Tarım Bakanlığın bu konuya alakalı mutlaka adli süreci işletmesi ve yanlış haber yaparak kurum, kuruluş ve kişiler üzerinde siyasi baskı kurulmasına izin verilmemesi en büyük üretim havzası olan Ceylanpınar işletmesi hiç şüphesiz geçmiş yıllara nazaran daha kurumsal, daha üretim odaklı bir tarım işletmesine dönüştürülmüş geçenlere teşekkür ediyorum…Geçmiş yıllarda başarılı bir bakanlık süreci ifa eden Şanlıurfanın kıymetli evladı Sn. Ahmet Eşref Fakıbaba ve Tarım Orman eski Bakan Yardımcısı Ayşe Ayşin Işıkgece ve bazı yöneticilerin konuya dahil edilmeye çalışılarak bir baskı kurma faaliyetini acemice Ceylanpınar Tarım İşletmeleri merkezli bu yazı için birkaç şey demek istiyorum;1-Kişilerle sorunu olanlar için her daim yargı kapısı herkese arkasından her daim konuşmak var ise neden görevden ayrılmayı beklediniz…4-Ve neden şimdi?5-Tarım ve Kurumlar üzerinden Hükümetin başarı politikalarını zaafa uğratamıyacaksınız her şey milletin gözü önünde ve hesap birlerinin TİGEM üzerinden beklentileri var ve bu fırsat kollayanlar için tam zamanı Bakanlığındaki nöbet değişimi bunun için biçilmiş kaftan, yeni yönetim yeni ekip!Haklıyım dimi!Bugün TİGEM’in başarılarından bahsederken geçmişte TİGEM işçisinin içinde bulunduğu zor koşulları hatırlamamak elde maaşları işçiye ürettikleri buğday arpa ile ödemeye çalışan acziyet döneminden, bugün TİGEM isçisinin almış olduğu maaşlar oransal olarak da Türkiye’de ilk beş sırada yer almakta…İnşallah bu sıra daha da yükseğe çıkar çünkü işçilerimizin alın teriyle ve doğru yönetimle buralara geldiler aldıkları her kuruşu fazlasıyla hak kısaca bahsettiğim devletimizin en önemli kurumlarından birisi olan ve çok ciddi bir kurumsallık yakalayan TİGEM ve çalışanlarına yönelik bu ithamlara sessiz kalmayı doğru bulmadığımı bir kez daha hatırlatarak “altın yere düşse bile değerinden hiç bir şey kaybetmez” sözü ile tüm TİGEM çalışanlarına, yöneticilerine TEŞEKKÜR etmemiz gerekiyor diye FiskeciGazeteciTarım ve Ekonomi Yazarı

bir başarı hikayesi show max