🐵 Yunus Suresi 81 82 Ayetleri Fazileti

Xdckn5e. Yunus Suresi kaç âyet, kaç ayetten oluşur? Yunus suresi ne anlatıyor? Yunus suresi Mekki mi Medeni mi? Yunus suresi neden indirilmiştir?Kuran-ı Kerim’in 10. suresi olan Yunus Suresi, Mekke’de nazil olmuştur ve 109 ayettir. Yunus Suresi Anlamı, Arapça-Türkçe okunuşu ve Diyanet MealiYunus Suresi; İçinde Yunus Peygamberden ve kavminden bahsedildiği için sure bu adı almıştır. Mekke’de, İsrâ suresinden sonra inmiştir. 109 ayettir. 40, 94 ve 96. ayetlerinin Medine’de indiği rivayet sırası itibarıyla 10. suredir. İniş sırası itibarıyla ise 51. suredir. Sure, Mekke halkının Hz. Muhammed’in yetim ve yoksul olmasını ileri sürerek peygamberliğine itiraz etmeleri üzerine inmiştirYunus suresi Hakkında Kısa BilgiKur’ân-ı kerîmin onuncu sûresi Mekke’de nâzil oldu indi. Sâdece 40, 94, 95 ve 96. âyetler Medîne’de nâzil dokuz âyet-i kerîmedir. Doksan sekizinci âyet-i kerîmede Yûnus aleyhisselâmın kavminden bahsedildiği için, sûreye bu isim Nûh ve Mûsâ aleyhimesselâma dâir kıssalar, rahmet-i ilâhiyyenin, azâb-ı ilâhîden daha çok olduğu bildirilmektedir. Râzî, İbn-i Abbâs, KurtubîYûnus sûresinde meâlen buyruldu ki Biliniz ki; Allahü teâlânın evliyâsı için azâb korkusu, nîmetlere kavuşmamak üzüntüsü yoktur. Âyet 62Kim Yûnus sûresini okursa, Yûnus aleyhisselâmı tasdîk îmân ve tekzîb edenlerin yalanlayanların ve Fir’avn ile boğulanların adedinin on katı sevâb verilir. Hadîs-i şerîf-Kâdı Beydâvî TefsîriYunus suresi Hakkında HadislerResulullah sav’a Cenab-ı Hakk’ın şu ayeti hakkında sordum“Dünya hayatında da, ahirette de müjde onlaradır…” Yunus, 64. Şu cevabı verdi “Burada kastedilen müjde salih rüyadır. Mü’min kul onu görür veya kendisine gösterilir.” Kaynak Tirmizi, Rü’ya 3, 2276Hz. Peygamber sav buyurdular ki “Cenab-ı Hakk Firavun’u sudan boğduğu zaman “Beni İsrail’in inandığındığından başka ilah olmadığına inandım” dedi. Yunus, 90. Cebrail buyurdu ki “Ey Muhammed! Sen beni denizin çamurundan alıp, Allah’ın rahmeti ona ulaşıverir korkusuyla ağzını tıkarken görseydin.” Kaynak Tirmizi, Tefsir, Yunus, 3106Yunus Suresi Latin Harfli Okunuşu Ve Türkçe MealiBismillâhirrahmânirrahîmYunus Suresi / Ayet-1 Elif lâm râ, tilke âyâtul kitâbil hakîmhakîmi. Elif, Lâm, Râ. İşte bunlar, Hikmetli Kitab’ın Suresi / Ayet-2 E kâne linnâsi aceben en evhaynâ ilâ reculin minhum en enzirin nâse ve beşşirillezîne âmenû enne lehum kademe sıdkın inde rabbihim, kâlel kâfirûne inne hâzâ le sâhırun mubînmubînun. Onlardan bir adama, “insanları uyarması, âmenû olanları ölmeden önce Allah’a ulaşmayı dileyenleri müjdelemesi” için vahyetmemiz insanlara acaip garip mi geldi? Muhakkak ki onlar için, Rab’lerinin yanında katında sıddıklar makamı vardır. Kâfirler şöyle dediler “Muhakkak ki bu, mutlaka apaçık bir sihirbazdır.”Yunus Suresi / Ayet-3 İnne rabbekumullâhullezî halakas semâvâti vel arda fî sitteti eyyâmin summestevâ alel arşi yudebbirul emremre, mâ min şefîin illâ min ba’di iznihiznihî, zâlikumullâhu rabbukum fa’budûhfa’budûhu, e fe lâ tezekkerûntezekkerûne. Muhakkak ki sizin Rabbiniz Allah, semaları ve yeryüzünü 6 günde yaratandır. Sonra arşa istiva etti. İşleri düzenler ve O’nun izni olmadıktan sonra olmadıkça bir şefaatçi yoktur. İşte bu Allah, sizin Rabbinizdir. Artık O’na kul olun. Hâlâ tezekkür etmez misiniz?Yunus Suresi / Ayet-4 İleyhi merciukum cemîâcemîan, va’dallâhi hakkâhakkan, innehu yebdeul halka summe yuîduhu li yecziyellezîne âmenû ve amilûs sâlihâti bil kıstkıstı, vellezîne keferû lehum şerâbun min hamîmin ve azâbun elîmun bimâ kânû yekfurûnyekfurûne. Hepinizin dönüşü O’nadır dönüş yeriniz O’dur. Allah’ın vaadi haktır gerçektir. Muhakkak ki O, ilk olarak örneksiz yaratmaya başlar. Ve sonra âmenû olanlar ve salih nefs tezkiye edici amel yapanlar, adaletle mükâfatını vermek için O’na iade olunur döndürülür. Ve kâfir olanlar için inkâr etmiş olduklarından dolayı hamîmden kaynar sudan bir içecek ve elîm azap Suresi / Ayet-5 Huvellezî cealeş şemse dıyâen vel kamere nûren ve kadderehu menâzile li ta’lemû adedes sinîne vel hisâbhisâbe, mâ halakallâhu zâlike illâ bil hakkhakkı, yufassılul âyâti li kavmin ya’lemûnya’lemûne. Güneş’i bir ziya, Ay’ı kameri bir nur kılan, O’dur. Ve senelerin adedini ve hesabını bilmeniz için ona menziller tayin etti. Allah ne yarattı ise ancak böylece hak ile yarattı. Bilen bir kavim için âyetleri ayrı ayrı Suresi / Ayet-6 İnne fîhtilâfil leyli ven nehâri ve mâ halakallâhu fîs semâvâti vel ardı le âyâtin li kavmin yettekûnyettekûne. Muhakkak ki gece ile gündüzün, peşpeşe karşılıklı gelmesinde ve Allah’ın semalarda ve yerde yarattığı şeylerde, takva sahibi bir kavim için âyetler deliller Suresi / Ayet-7 İnnellezîne lâ yercûne likâenâ ve radû bil hayâtid dunyâ vatme’ennû bihâ vellezîne hum an âyâtinâ gâfilûngâfilûne. Muhakkak ki onlar, Bize ulaşmayı hayatta iken ruhlarını Allah’a ulaştırmayı dilemezler. Dünya hayatından razı olmuşlardır ve onunla doyuma ulaşmışlardır ve onlar âyetlerimizden gâfil Suresi / Ayet-8 Ulâike me’vâhumun nâru bimâ kânû yeksibûnyeksibûne. İşte onların kazandıkları dereceler gereğince varacakları yer ateştir cehennemdir.Yunus Suresi / Ayet-9 İnnellezîne âmenû ve amilûs sâlihâti yehdîhim rabbuhum bi îmânihim, tecrî min tahtihimul enhâru fî cennâtin naîmnaîmi. Muhakkak ki âmenû olanlar ve amilüssalihat nefs tezkiyesi yapanlar, îmânlarından dolayı Rab’leri, onları hidayete erdirir. Onlar, altlarından ırmaklar akan naîm Suresi / Ayet-10 Da’vâhum fîhâ subhânekellâhumme ve tehiyyetuhum fîhâ selâmselâmun, ve âhıru da’vâhum enil hamdulillâhi rabbil âlemînâlemîne. Onların orada duaları “Allah’ım, Sen Sübhan’sın Seni her türlü noksan sıfattan tenzih ederim. Ve onların orada hayatları tehiyyatları, dilekleri “Selâm”dır. Ve dualarının sonu, “Âlemlerin Rabbi Allah’a hamdetmek” Suresi / Ayet-11 Ve lev yuaccilullâhu lin nâsiş şerresti’câlehum bil hayri le kudiye ileyhim eceluhum, fe nezerullezîne lâ yercûne likâenâ fî tugyânihim ya’mehûnya’mehûne. Ve eğer Allah onların hayrı acele istemeleri gibi insanlara şerr için acele etseydi, elbette onların ecelleri yerine getirilirdi kaza edilirdi. Fakat hayatta iken Bize ulaşmayı dilemeyen kimseleri, isyanları içinde şaşkın Suresi / Ayet-12 Ve izâ messel insâned durru deânâ li cenbihî ev kâiden ev kâimâkâimen, fe lemmâ keşefnâ anhu durrehu merre ke’en lem yed’unâ ilâ durrin messehmessehu, kezâlike zuyyine lil musrifîne mâ kânû ya’melûnya’melûne. Ve insana bir darlık musîbet, sıkıntı isabet ettiği dokunduğu zaman, yatarken, otururken veya ayaktayken Bize dua etti eder. Fakat onun sıkıntısını ondan giderdiğimiz zaman ona isabet eden darlıkta sıkıntıda Bize dua etmemiş gibi döndü döner. İşte böylece müsriflere, yapmış oldukları şeyler Suresi / Ayet-13 Ve lekad ehleknel kurûne min kablikum lemmâ zalemû ve câethum rusuluhum bil beyyinâti ve mâ kânû li yu’minû, kezâlike neczil kavmel mucrimînmucrimîne. Andolsun, sizden önceki devirlerde yaşayanları zulmettikleri zaman helâk ettik. Ve onlara resûlleri beyyineler deliller ile geldi. Ve onlar inanmadılar. Mücrim kavmi işte böyle Suresi / Ayet-14 Summe cealnâkum halâife fîl ardı min ba’dihim li nanzure keyfe ta’melûnta’melûne. Sonra nasıl amel ettiğinize bakmamız için, onların ardından sizi, yeryüzünde halifeler Suresi / Ayet-15 Ve izâ tutlâ aleyhim âyâtunâ beyyinâtin kâlellezîne lâ yercûne likâena’ti bi kur’ânin gayri hâzâ ev beddilhbeddilhu, kul mâ yekûnu lî en ubeddilehû min tilkâi nefsî, in ettebiu illâ mâ yûhâ ileyyileyye, innî ehâfu in asaytu rabbî azâbe yevmin azîmazîmin. Ve onlara âyetlerimiz, delillerle okunduğu zaman Bize ulaşmayı dilemeyen kimseler şöyle dedi “Bize bundan başka bir Kur’ân getir veya O’nu değiştir.” De ki “O’nu, kendi nefsimden bir şey ilka ederek benim değiştirmem olamaz. Ben ancak bana vahyolunan şeye tâbî olurum. Şâyet Rabbime asi olursam muhakkak ki ben, büyük günün azabından korkarım.”Yunus Suresi / Ayet-16 Kul lev sâallâhu mâ televtuhû aleykum ve lâ edrâkum bihî, fe kad lebistu fîkum umuren min kablihkablihî, e fe lâ ta’kilûnta’kilûne. De ki “Şâyet Allah dileseydi, O’nu size okumazdım ve O’nu size bildirmezdim. Halbuki O’ndan önce içinizde bir ömür sürdüm. Hâlâ akıl etmiyor musunuz?”Yunus Suresi / Ayet-17 Fe men azlemu mimmenifterâ alâllâhi keziben ev kezzebe bi âyâtihâyâtihî, innehû lâ yuflihul mucrimûnmucrimûne. Artık Allah’a karşı yalanla iftira edenden veya O’nun âyetlerini yalanlayandan daha zalim kim vardır? Muhakkak ki O, mücrimleri suçluları felâha kurtuluşa Suresi / Ayet-18 Ve ya’budûne min dûnillâhi mâ lâ yedurruhum ve lâ yenfeuhum ve yekûlûne hâulâi şufeâunâ indallâhindallâhi, kul e tunebbiûnâllâhe bimâ lâ ya’lemu fîs semâvâti ve lâ fîl ardardı, subhânehu ve teâlâ ammâ yuşrikûnyuşrikûne. Ve onlara fayda ve zarar vermeyen Allah’tan başka şeylere putlara kulluk ibadet ediyorlar. Ve “Bunlar, Allah’ın yanında bizim şefaatçilerimiz.” diyorlar. De ki “Yeryüzünde ve semalarda bilmediği bir şeyi Allah’a haber mi veriyorsunuz?” O, Sübhan’dır münezzehtir, onların ortak koştuğu şeylerden Suresi / Ayet-19 Ve mâ kânen nâsu illâ ummeten vâhideten fahtelefû, ve lev lâ kelimetun sebekat min rabbike le kudiye beynehum fîmâ fîhi yahtelifûnyahtelifûne. Ve insanlar, tek bir ümmetten başka olmadı tek bir ümmetti. Sonradan ihtilâfa ayrılığa düştüler. Rabbinden bir söz kelime geçmiş verilmiş olmasaydı, onların aralarında ihtilâfa düştükleri şey hakkında mutlaka hüküm Suresi / Ayet-20 Ve yekûlûne lev lâ unzile aleyhi âyetun min rabbihrabbihi, fe kul innemel gaybu lillâhi fentezirû, innî meakum minel muntazirînmuntazirîne. Ve “Rabbinden ona bir âyet mucize, delil indirilse olmaz mıydı?” derler. O zaman de ki “Gayb, yalnız Allah’ındır Allah’a mahsustur. Artık bekleyin. Ben de sizinle beraber bekleyenlerdenim.”Yunus Suresi / Ayet-21 Ve izâ ezaknen nâse rahmeten min ba’di darrâe messethum izâ lehum mekrun fî âyâtinâ, kulillâhu esrau mekrâmekren, inne rusulenâ yektubûne mâ temkurûntemkurûne. Ve onlara bir sıkıntı, bir darlık isabet etmesinden sonra, insanlara bir rahmet tattırdığımız zaman, onların âyetlerimiz hakkında tuzakları olduğu zaman alay ettikleri ve yalanladıkları zaman de ki “Allah, tuzak kurmakta daha hızlıdır.” Muhakkak ki elçilerimiz kurduğunuz şeyleri ne kuruyorsanız Suresi / Ayet-22 Huvellezî yuseyyirukum fîl berri vel bahrbahri, hattâ izâ kuntum fîl fulkfulki, ve cereyne bihim bi rîhin tayyibetin ve ferihû bihâ câethâ rîhun âsifun ve câehumul mevcu min kulli mekânin ve zannû ennehum uhîta bihim deavûllâhe muhlisîne lehud dîndîne, le in enceytenâ min hâzihî le nekûnenne mineş şâkirînşâkirîne. Karada ve denizde sizi seyrettiren gezdiren O’dur. Hatta siz gemilerde idiniz ve güzel, hoş bir rüzgâr ile onlarla içindekilerle denizde gemiler seyrediyorlardı yüzüyorlardı. Ve onunla ferahladılar sevinçliydiler. Ona fırtınalı bir rüzgâr geldi ve onları her taraftan dalgalar sardı. Onlarla ihata edildiklerini kuşatılıp çevrildiklerini zannettiler. Dîni, ona mahsus has kılarak ihlâsla Allah’a dua ettiler “Eğer bizi bundan kurtarırsan, biz mutlaka şükredenlerden oluruz.”Yunus Suresi / Ayet-23 Fe lemmâ encâhum izâ hum yebgûne fîl ardı bi gayril hakkhakkı, yâ eyyuhen nâsu innemâ bagyukum alâ enfusikum metâal hayâtid dunyâ summe ileynâ merciukum fe nunebbiukum bimâ kuntum ta’melûnta’melûne. Fakat onları kurtarınca, o zaman onlar yeryüzünde haksız yere azgınlık yaparlar. Ey insanlar! Sizin azgınlığınız size kendinizedir, dünya hayatının metaı menfaatidir, sonra dönüşünüz Bizedir. O zaman yapmış olduklarınızı size haber Suresi / Ayet-24 İnnemâ meselul hayâtid dunyâ ke mâin enzelnâhu mines semâi fahteleta bihî nebâtul ardı mimmâ ye’kulun nâsu vel en’âmen’âmu, hattâ izâ ehazetil ardu zuhrufehâ vezzeyyenet ve zanne ehluhâ ennehum kâdirûne aleyhâ etâhâ emrunâ leylen ev nehâren fe cealnâhâ hasîden ke en lem tagne bil emsemsi, kezâlike nufassilul âyâti li kavmin yetefekkerûnyetefekkerûne. Dünya hayatının durumu örneği sadece semadan indirdiğimiz, böylece yeryüzünde, insanların ve hayvanların yediği, arzın bitkileri ile karışan su gibidir. Hatta yeryüzü onun güzelliğini alıp güzelleştiği zaman onun sahibi, ona, kendilerinin kaadir muktedir olduğunu zannetti. Ona emrimiz gece veya gündüz geldi ve böylece onu hasat ettik kökünden kopardık. Sanki dün hiç olmamış zenginleşmemiş gibi oldu. İşte böylece âyetleri tefekkür eden bir kavim için ayrı ayrı Suresi / Ayet-25 Vallâhu yed’û ilâ dâris selâmselâmi, ve yehdî men yeşâu ilâ sırâtin mustekîmmustekîmin. Ve Allah, teslim selâm yurduna davet eder ve teslim yurduna, Zat’ına ulaştırmayı dilediği kimseyi, Sıratı Mustakîm’e Suresi / Ayet-26 Lillezîne ahsenûl husnâ ve zîyâdehzîyâdetun, ve lâ yerheku vucûhehum katerun ve lâ zillehzilletun, ulâike ashâbul cennehcenneti, hum fîhâ hâlidûnhâlidûne. Onlar için Ahsenül hüsna Allah’ın Zat’ına ulaşmak ve ziyadesi daha fazlası, Allah’ın cemalini görmek vardır. Onların yüzlerini bir keder kaplamaz ve bir zillet küçük düşme, hakirlik yoktur. İşte onlar, cennet halkıdır. Onlar, orada devamlı Suresi / Ayet-27 Vellezîne kesebûs seyyiâti cezâu seyyietin bi mislihâ ve terhekuhum zillehzilletun, mâ lehum minallâhi min âsimâsimin, ke ennemâ ugsîyet vucûhuhum kita’an minel leyli muzlimâmuzlimen, ulâike ashâbun nârnâri, hum fîhâ hâlidûnhâlidûne. Seyyiat kazanan kimselerin seyyiatlerinin cezası, onun misli kadardır. Ve onları bir zillet kaplar. Ve onların Allah’a karşı bir koruyucusu yoktur. Onların yüzleri karanlık geceden bir parça ile kaplanmış gibidir. İşte onlar, ateş halkıdır. Onlar, orada devamlı kalanlardır kalacak olanlardır.Yunus Suresi / Ayet-28 Ve yevme nahsuruhum cemîan summe nekûlu lillezîne eşrekû mekânekum entum ve şurekâukum, fe zeyyelnâ beynehum, ve kâle şurekâuhum mâ kuntum iyyânâ ta’budûnta’budûne. Ve o gün onların hepsini toplayacağız. Sonra şirk koşanlara şöyle diyeceğiz “Siz ve şirk koştuklarınız yerlerinize.” Böylece onların aralarını açtık. Ve onların ortak koştukları “Siz sadece bize ibadet kulluk etmiyordunuz.” dediler.Yunus Suresi / Ayet-29 Fe kefâ billâhi şehîden beynenâ ve beynekum in kunnâ an ibâdetikum le gâfilîngâfilîne. Artık şahit olarak bizim ve sizin bizimle sizin aranızda Allah kâfidir. Biz, sizin ibadetinizden gerçekten gâfildik habersizdik.Yunus Suresi / Ayet-30 Hunâlike teblû kullu nefsin mâ eslefet ve ruddû ilallâhi mevlâhumul hakkı ve dalle anhum mâ kânû yefterûnyefterûne. Her nefs bütün nefsler, geçmişte olan şeylerle orada imtihan edilerek Allah’a döndürüldüler. Onların mevlâsı Hakk’tır. İftira etmiş oldukları şeyler onlardan uzaklaştı saptı.Yunus Suresi / Ayet-31 Kul men yerzukukum mines semâi vel ardı emmen yemlikus sem’a vel ebsâre ve men yuhricul hayye minel meyyiti ve yuhricul meyyite minel hayyi ve men yudebbirul emremre, fe se yekûlûnâllâhyekûlûnâllâhu, fe kul e fe lâ tettekûntettekûne. De ki “Semadan ve arzdan sizi kim rızıklandırıyor? Veya işitmenin işitme duyusunun ve görmenin görme hassasının meliki sahibi kimdir? Ve canlıyı diriyi cansızdan ölüden çıkaran ve cansızı ölüyü canlıdan diriden çıkaran kimdir? Ve işi yaratıp, yöneten düzenleyip idare eden kimdir?” O zaman “Allah” diyecekler. Öyleyse “Hâlâ takva sahibi olmayacak mısınız?” Suresi / Ayet-32 Fe zâlikumullâhu rabbukumul hakkhakku, fe mâzâ ba’del hakkı illed dalâldalâlu, fe ennâ tusrafûntusrafûne. Öyleyse işte O, Allah’tır. Sizin Rabbiniz Hakk’tır. O halde Hakk’tan sonrası dalâletten başka nedir? Artık nasıl çevriliyorsunuz Hakk’tan dalâlete döndürülüyorsunuz?Yunus Suresi / Ayet-33 Kezâlike hakkat kelimetu rabbike alellezîne fesekû ennehum lâ yu’minûnyu’minûne. Böylece senin Rabbinin sözü fasık olan kimseler üzerine hak oldu. Muhakkak ki onlar, Suresi / Ayet-34 Kul hel min şurekâikum men yebdeul halka summe yu’îduhyu’îduhu, kulillâhu yebdeul halka summe yu’îduhu fe ennâ tu’fekûntu’fekûne. De ki “Sizin ortaklarınızdan şirk koştuklarınızdan örneksiz ilk defa yaratıp sonra onu geri döndürecek kim var?” De ki “Örneksiz, ilk defa yaratıp sonra onu geri döndürecek Allah’tır. Öyleyse nasıl döndürülüyorsunuz?”Yunus Suresi / Ayet-35 Kul hel min şurekâikum men yehdî ilel hakk, kulillâhu yehdî lil hakkhakkı, e fe men yehdî ilel hakkı ehakku en yuttebea em men lâ yehiddî illâ en yuhdâ, fe mâ lekum, keyfe tahkumûntahkumûne. De ki “Sizin ortaklarınızdan Hakk’a hidayet edecek ulaştıracak kimse var mı?” De ki “Allah, Hakk’a hidayet eder ulaştırır. Öyleyse Hakk’a hidayet eden ulaştıran mı tâbî olunmaya daha lâyıktır daha çok hak sahibidir yoksa hidayete erdirilmedikçe, kendisi hidayete eremeyen kimse mi?” Artık size ne oluyor, nasıl hüküm veriyorsunuz?Yunus Suresi / Ayet-36 Ve mâ yettebiu ekseruhum illâ zannâzannen, innez zanne lâ yugnî minel hakkı şey’âşey’en, innallâhe alîmun bimâ yef’alûnyef’alûne. Ve onların çoğu zandan başka bir şeye tâbî olmaz. Şüphesiz zan, haktan bir şey kazandırmaz. Muhakkak ki Allah, onların yaptıklarını Suresi / Ayet-37 Ve mâ kâne hâzel kur’ânu en yufterâ min dûnillâhi ve lâkin tasdîkallezî beyne yedeyhi ve tafsîlel kitâbi lâ reybe fîhi min rabbil âlemînâlemîne. Ve bu Ku’rân, Allah’tan başkası tarafından uydurulmuş değildir. Ve lâkin, onların ellerinde olanı tasdik eder ve Kitab’ı tafsil eder ayrıntılı olarak açıklar. O’nun hakkında şüphe yoktur, âlemlerin Suresi / Ayet-38 Em yekûlûnefterâhyekûlûnefterâhu, kul fe’tû bi sûretin mislihî ved’û menisteta’tum min dûnillâhi in kuntum sâdikînsâdikîne. Yoksa onu uydurdu mu diyorlar? De ki “Eğer doğru söyleyenlerseniz, o taktirde Allah’tan başka gücünüzün yettiği kimseleri çağırın ve onun gibi bir sure getirin!”Yunus Suresi / Ayet-39 Bel kezzebû bimâ lem yuhîtû bi ilmihî ve lemmâ ye’tihim te’vîluhte’vîluhu, kezâlike kezzebellezîne min kablihim fanzur keyfe kâne âkibetuz zâlimînzâlimîne. Hayır onlara tevîl gelmedikçe gelmediği için ilmini kavrayamadıkları şeyi yalanladılar. Bunun gibi ondan öncekiler de yalanladılar. Artık bak, zalimlerin akıbeti sonu nasıl Suresi / Ayet-40 Ve minhum men yu’minu bihî ve minhum men lâ yu’minu bihbihi, ve rabbuke a’lemu bil mufsidînmufsidîne. Ve onlardan, ona îmân eden kimseler ve onlardan ona îmân etmeyen kimseler var. Senin Rabbin fesat çıkaranları iyi Suresi / Ayet-41 Ve in kezzebûke fe kul lî amelî ve lekum amelukum, entum berîûne mimmâ a’melu ve ene berîun mimmâ ta’melûnta’melûne. Ve eğer seni yalanlarlarsa o zaman de ki “Benim amelim bana ve sizin ameliniz size ait. Siz benim yaptığım şeylerden uzaksınız, ben de sizin yaptığınız şeylerden uzağım.”Yunus Suresi / Ayet-42 Ve minhum men yestemiûne ileykileyke, e fe ente tusmius summe ve lev kânû lâ ya’kilûnya’kilûne. Onlardan seni dinleyen kimseler var. Fakat akıl etmiyorlarsa sağırlara sen mi duyuracaksın?Yunus Suresi / Ayet-43 Ve minhum men yanzuru ileykileyke, e fe ente tehdil umye ve lev kânû lâ yubsırûnyubsırûne. Ve onlardan sana bakanlar var, fakat eğer onlar görmüyorlarsa basar hassaları çalışmıyorsa âmâları sen mi hidayete erdireceksin?Yunus Suresi / Ayet-44 İnnallâhe lâ yazlimun nâse şey’en ve lâkinnen nâse enfusehum yazlimûnyazlimûne. Muhakkak ki Allah, insanlara hiçbir şeyle asla zulmetmez. Lâkin insanlar, kendi nefslerine Suresi / Ayet-45 Ve yevme yahşuruhum keen lem yelbesû illâ sâaten minen nehâri yete ârefûne beynehum, kad hasirellezîne kezzebû bi likâillâhi ve mâ kânû muhtedînmuhtedîne. Ve o gün Allahû Tealâ, gündüzden bir saatten başka kalmamışlar bir saat kalmışlar gibi onları toplayacak haşredecek. Birbirlerini tanıyacaklar aralarında tanışacaklar. Allah’a mülâki olmayı Allah’a ölmeden önce ulaşmayı yalanlayanlar, hüsrandadır nefslerini hüsrana düşürdüler. Ve hidayete eren kimseler olmadılar ruhlarını ölmeden evvel Allah’a ulaştıramadılar.Yunus Suresi / Ayet-46 Ve immâ nurîyenneke ba’dellezî naıduhum ev neteveffeyenneke fe ileynâ merciuhum summallâhu şehîdun alâ mâ yef’alûnyef’alûne. Ama sana, onlara vaadettiğimizin bir kısmını göstersek veya seni vefat ettirsek de o zaman sonunda onların dönüşü, Bizedir. Sonra Allah, onların yaptığı şeylere de Suresi / Ayet-47 Ve likulli ummetin resûlresûlun, feizâ câe resûluhum kudıye beynehum bil kıstı ve hum lâ yuzlamûnyuzlamûne. Her ümmetin bir resûlü vardır. Onlara, resûlleri geldiği zaman onların aralarında adaletle hükmolundu. Onlara Suresi / Ayet-48 Ve yekûlûne metâ hâzel va’du in kuntum sadıkînsadıkîne. Ve “Eğer siz, sözünüzde sadıklarsanız bu vaad, ne zaman?” Suresi / Ayet-49 Kul lâ emliku li nefsî darran ve lâ nef’an illâ mâ şâallâhşâallâhu, li kulli ummetin ecelecelun, izâ câe eceluhum fe lâ yeste’hırûne sâaten ve lâ yestakdimûnyestakdimûne. De ki “Allah’ın dilediği şey hariç, ben nefsime kendime bir fayda veya bir zarar vermeye malik değilim. Her ümmetin bir eceli vardır. Onların eceli geldiği zaman artık bir saat tehir edilmez ve öne alınmaz.”Yunus Suresi / Ayet-50 Kul ereeytum in etâkum azâbuhu beyâten ev nehâren mâzâ yesta’cilu minhul mucrimûnmucrimûne. De ki “O’nun azabı şâyet gece veya gündüz size gelse ne olur düşündünüz mü gördünüz mü? Mücrimlerin suçluların O’ndan acele istediği nedir?”Yunus Suresi / Ayet-51 E summe izâ mâ vakaa âmentum bihbihi, âl’âne ve kad kuntum bihî testa’cilûntesta’cilûne. O, vuku bulduktan sonra mı şimdi mi O’na îmân edeceksiniz? Ve siz, onu acele Suresi / Ayet-52 Summe kîle lillezîne zalemû zûkû azâbel huldhuldi, hel tuczevne illâ bimâ kuntum teksibûnteksibûne. Sonra zulmedenlere “Ebedî devamlı azabı tadın!” denildi. Kazandıklarınızdan başkası ile mi cezalandırılacaksınız?Yunus Suresi / Ayet-53 Ve yestenbiûneke ehakkun hûhûve, kul î ve rabbî innehu le hakkun ve mâ entum bi mu’cizînmu’cizîne. Ve senden haber soracaklar “O hak mıdır gerçek midir?” De ki “Evet, Rabbime andolsun.” Muhakkak ki o, kesin olarak haktır gerçektir ve sizler aciz bırakanlar Suresi / Ayet-54 Ve lev enne li kulli nefsin zalemet mâ fîl ardı leftedet bihbihi, ve eserrun nedâmete lemmâ reevul azâbazâbe, ve kudıye beynehum bil kıstı ve hum lâ yuzlemûnyuzlemûne. Muhakkak ki; zulmeden her nefs, yeryüzünde ne varsa onun olsa, azabı gördüğü zaman pişmanlığını gizler ve mutlaka onu onların hepsini feda ederdi verirdi. Ve onların arasında adaletle hükmedilmiştir. Ve onlara Suresi / Ayet-55 E lâ inne lillâhi mâ fîs semâvâti vel ardardı, e lâ inne va’dallâhi hakkun ve lâkinne ekserehum lâ ya’lemûnya’lemûne. Göklerde ve yeryüzünde olanlar, muhakkak Allah’ın değil mi? Allah’ın vaadi mutlaka hak değil mi? Ve lâkin onların çoğu Suresi / Ayet-56 Hûve yuhyî ve yumîtu ve ileyhi turceûnturceûne. O, diriltir ve öldürür. Ve O’na Suresi / Ayet-57 Yâ eyyuhen nâsu kad câetkum mev’ızatun min rabbikum ve şifâun limâ fîs sudûri ve huden ve rahmetun lil mu’minînmu’minîne. Ey insanlar! Size, Rabbinizden öğüt vaaz ve göğsünüzde olana nefsinizin kalbindeki hastalıklara şifa ve mü’minlere hidayet ve rahmet Suresi / Ayet-58 Kul bi fadlillâhi ve bi rahmetihî fe bi zâlike felyefrehû, hûve hayrun mimmâ yecmeûnyecmeûne. De ki “Allah’ın fazlı ve O’nun rahmeti ile artık ferahlasınlar sevinsinler. O, onların topladıkları şeylerden dünya mallarından daha hayırlıdır.”Yunus Suresi / Ayet-59 Kul e reeytum mâ enzelâllâhu lekum min rızkın fe cealtum minhu harâmen ve halâlâhalâlen, kul allâhu ezine lekum em alallâhi tefterûntefterûne. De ki “Allah’ın sizin için rızık olarak indirdiği şeyleri gördünüz mü? Sonra da onlardan bir kısmını haram ve bir kısmını helâl kıldınız.” De ki “Allah size izin mi verdi, yoksa Allah’a iftira mı ediyorsunuz?”Yunus Suresi / Ayet-60 Ve mâ zannullezîne yefterûne alâllahil kezibe yevmel kıyâmehkıyâmeti, innallâhe le zû fadlın alen nâsi ve lâkinne ekserehum lâ yeşkurûnyeşkurûne. Kıyâmet günü, Allah’a yalanla iftira edenlerin zannı nedir? Muhakkak ki Allah, insanlara karşı elbette fazlın sahibidir. Ve lâkin onların çoğu Suresi / Ayet-61 Ve mâ tekûnu fî şe’nin ve mâ tetlû minhu min kur’ânin ve lâ ta’melûne min amelin illâ kunnâ aleykum şuhûden iz tufîdûne, fîhfîhi ve mâ ya’zubu an rabbike min miskâli zerretin fîl ardı ve lâ fîs semâi ve lâ asgare min zâlike ve lâ ekbere illâ fî kitâbin mubînmubînin. Ve bir iş ile meşgul olmanız, Kur’ân’dan bir şey okumanız ve yaptığınız bir amel yoktur ki, ona daldığınız zaman sizin üzerinize şahitler olmayalım. Yeryüzünde ve semada zerre ağırlığınca bir şey Rabbinden gizli kalmaz. Ve ondan daha büyüğü ve daha küçüğü yoktur ki, Kitab-ı Mübîn’de Suresi / Ayet-62 E lâ inne evlîyâ allâhi lâ havfun aleyhim ve lâ hum yahzenûnyahzenûne. Muhakkak ki Allah’ın evliyasına dostlarına, korku yoktur. Onlar, mahzun olmazlar, öyle değil mi?Yunus Suresi / Ayet-63 Ellezîne âmenû ve kânû yettekûnyettekûne. Onlar, âmenûdurlar ölmeden evvel Allah’a ulaşmayı dileyenlerdir ve takva sahibi Suresi / Ayet-64 Lehumul buşrâ fîl hayâtid dunyâ ve fîl âhırehâhıreti, lâ tebdîle li kelimâtillâhkelimâtillâhi, zâlike huvel fevzul azîmazîmu. Onlara, dünya hayatında ve ahirette müjdeler mutluluklar vardır. Allah’ın sözü değişmez. İşte O, fevz-ül Suresi / Ayet-65 Ve lâ yahzunke kavluhum, innel izzete lillâhi cemîâcemîan, huves semîul alîmalîmu. Onların sözleri seni üzmesin. Muhakkak ki bütün izzet, Allah’ındır. O; işiten, Suresi / Ayet-66 E lâ inne lillâhi men fîs semâvâti ve men fîl ardardı, ve mâ yettebiullezîne yed’ûne min dûnillâhi şûrekâşûrekâe, in yettebiûne illez zanne ve in hum illâ yahrusûnyahrusûne. Semalarda ve yeryüzünde olan kimseler muhakkak Allah’ındır, öyle değil mi? Allah’tan başka ortaklara dua edenler ibadet edenler neye tâbî oluyorlar? Ancak zanna tâbî olurlar ve onlar sadece tahmin ederler yalan uydururlar.Yunus Suresi / Ayet-67 Huvellezî ceale lekumul leyle li teskunû fîhi ven nehâre mubsırâmubsıren, inne fî zâlike leâyâtin li kavmin yesmeûnyesmeûne. Sizin için, içinde dinlenin diye gece kılan vücuda getiren ve basireti görmeyi sağlayan, gündüzü aydınlık kılan O’dur. Muhakkak ki bunda, işiten bir kavim için elbette âyetler Suresi / Ayet-68 Kâlûttehazallâhu veleden subhânehsubhânehu, huvel ganiyganiyyu, lehu mâ fîs semâvâti ve mâ fîl ardardı, in indekum min sultânin bi hâzâ, e tekûlûne alâllâhi mâ lâ ta’lemûnta’lemûne. “Allah çocuk edindi” dediler. O, ondan münezzehtir. O, Ganî’dir. Semalarda ve yeryüzünde olan şeyler O’nundur. Yanınızda buna dair bir delil olsa yoktur. Allah’a bilmediğiniz bir şey mi söylüyorsunuz?Yunus Suresi / Ayet-69 Kul innellezîne yefterûne alâllâhil kezibe lâ yuflihûnyuflihûne. De ki “Muhakkak ki Allah’a yalanla iftira eden kimseler felâha kurtuluşa eremezler.”Yunus Suresi / Ayet-70 Metâun fîd dunyâ summe ileynâ merciuhum summe nuzîkuhumul azâbeş şedîde bimâ kânû yekfurûnyekfurûne. Dünyada bir meta geçinme vardır. Sonra onların dönüşleri Bizedir. Sonra da inkâr etmiş olmalarından kâfir olmalarından dolayı onlara şiddetli azap Suresi / Ayet-71 Vetlu aleyhim nebe’e nûhnûhın, iz kâle li kavmihî yâ kavmi in kâne kebure aleykum makâmî ve tezkîrî bi âyâtillâhi fe alâllâhi tevekkeltu fe ecmiû emrekum ve şurekâekum summe lâ yekun emrukum aleykum gummeten summakdû ileyye ve lâ tunzirûntunzirûne. Ve onlara Hz. Nuh’un haberini oku. Kavmine şöyle demişti “Ey kavmim! Benim aranızda durmam bulunmam, Allah’ın âyetlerini zikretmem hatırlatmam, size ağır geliyorsa, artık ben Allah’a tevekkül ettim güveniyorum. Bundan sonra siz ve ortaklarınız, yapacağınız işinize karar verin. Sonra işleriniz size keder olmasın. Sonra da bana uygulayın yerine getirin ve beklemeyin.”Yunus Suresi / Ayet-72 Fe in tevelleytum fe mâ se’eltukum min ecrecrin, in ecriye illâ alâllâhi ve umirtu en ekûne minel muslimînmuslimîne. Artık şâyet dönerseniz, sizden bir ücret de istemiyorum. Benim ücretim varsa yalnız Allah’a aittir. Ve ben teslim olanlardan olmakla Suresi / Ayet-73 Fe kezzebûhu fe necceynâhu ve men meahu fîl fulki ve cealnâhum halâife ve agraknellezîne kezzebû bi âyâtinâ, fanzur keyfe kâne âkıbetul munzerînmunzerîne. Fakat onu yalanladılar. Sonra Biz, onu ve gemide onunla beraber olanları kurtardık. Ve onları, halifeler kıldık ve âyetlerimizi yalanlayan kimseleri, suda boğduk. Artık bak, uyarılanların sonu nasıl Suresi / Ayet-74 Summe beasnâ min ba’dihî rusulen ilâ kavmihim fe câûhum bil beyyinâti fe mâ kânû li yu’minû bimâ kezzebû bihî min kablkablu, kezâlike natbeu alâ kulûbil mugtedînmugtedîne. Sonra onun arkasından onların kavimlerine resûller gönderdik. Onlara beyyineler açık deliller getirdiler. Daha önce hidayete erip sonradan onu yalanladıklarından dolayı böylece fıska düştükleri için mü’min olmadılar. Haddi aşanların kalplerini işte böyle mühürleriz tabederiz.Yunus Suresi / Ayet-75 Summe beasnâ min ba’dihim mûsâ ve hârûne ilâ fir’avne ve melâihî bi âyâtinâ festekberû ve kânû kavmen mucrimînmucrimîne. Sonra onların arkasından Musa ve Harun’u âyetlerimizle firavun ve onun ileri gelenlerine gönderdik. Fakat onlar kibirlendiler. Ve mücrim suçlu kavim Suresi / Ayet-76 Fe lemmâ câehumul hakku min indinâ kâlû inne hâzâ le sıhrun mubînmubînun. Böylece onlara katımızdan hak geldiği zaman “Muhakkak ki bu, apaçık bir sihirdir.” Suresi / Ayet-77 Kâle mûsâ e tekûlûne lil hakkı lemmâ câekum, e sıhrun hâzâ, ve lâ yuflihus sâhırûnsâhırûne. Musa şöyle dedi “Size hak geldiği zaman onun hakkında mı konuşuyorsunuz, bu bir sihir midir? Ve oysa sihirbazlar sihir yapanlar felâha ermez.”Yunus Suresi / Ayet-78 Kâlû e ci’tenâ li telfitenâ ammâ vecednâ aleyhi âbâenâ ve tekûne lekumel kibriyâu fîl ardardı, ve mâ nahnu lekumâ bi mu’minînmu’minîne. Dediler ki “Babalarımızı üzerinde bulduğumuz şeyden bizi çevirmek için ve yeryüzünde büyüklük üstünlük, saltanat sizin olsun diye mi bize geldiniz? Ve biz siz ikinize îmân edecek inanacak değiliz.”Yunus Suresi / Ayet-79 Ve kâle fir’avnu’tûnî bi kulli sâhırin alîmalîmin. Ve firavun “Bütün bilgin usta sihirbazları bana getirin!” Suresi / Ayet-80 Fe lemmâ câes seharetu kâle lehum mûsâ elkû mâ entum mulkûnmulkûne. Böylece sihirbazlar geldiği zaman Musa onlara “Siz atacağınız şeyleri atın.” Suresi / Ayet-81 Fe lemmâ elkav kâle mûsâ mâ ci’tum bihis sihrsihru, innallâhe se yubtiluhyubtiluhu, innallâhe lâ yuslihu amelel mufsidînmufsidîne. Onlar attıkları zaman Musa şöyle dedi “Sizin getirdiğiniz şey sihirdir. Muhakkak ki Allah, onu bâtıl geçersiz kılacaktır.” Allah, muhakkak ki fesat çıkaranların amelini ıslâh Suresi / Ayet-82 Ve yuhikkullâhul hakka bi kelimâtihî ve lev kerihel mucrimûnmucrimûne. Ve mücrimler suçlular kerih görse de istemese de Allah hakkı Suresi / Ayet-83 Fe mâ âmene li mûsâ illâ zurriyyetun min kavmihî alâ havfin min fir’avne ve melâihim en yeftinehum, ve inne fir’avne leâlin fîl ardardı ve innehu le minel musrifînmusrifîne. Bundan sonra, firavunun ve onun ileri gelenlerinin onları fitnelemesi belâya uğratması korkusuyla, Musa kendi kavminden, zürriyetinden gençlerinden başkası îmân etmedi. Ve muhakkak ki firavun, yeryüzünde üstündü zorbaydı. Ve gerçekten o müsriflerdendi haddi aşan azgınlardandı.Yunus Suresi / Ayet-84 Ve kâle mûsâ yâ kavmi in kuntum âmentum billâhi fe aleyhi tevekkelû in kuntum muslimînmuslimîne. Ve Musa şöyle dedi “Ey kavmim! Eğer siz, Allah’a âmenû olup ölmeden önce Allah’a ulaşmayı dileyenler ve Allah’a, teslim olanlarsanız, artık O’na Allah’a tevekkül edin.”Yunus Suresi / Ayet-85 Fe kâlû alallâhi tevekkelnâ, rabbenâ lâ tec’alnâ fitneten lil kavmiz zâlimînzâlimîne. Bunun üzerine “Biz Allah’a tevekkül ettik. Rabbimiz, bizi zalim kavme fitne konusu kılma.” Suresi / Ayet-86 Ve neccinâ bi rahmetike minel kavmil kâfirînkâfirîne. Ve bizi, Senin rahmetinle kâfirler kavminden Suresi / Ayet-87 Ve evhaynâ ilâ mûsâ ve ahîhi en tebevveâ li kavmikumâ bi mısra buyûten vec’alû buyûtekum kıbleten ve akîmus sâlahsâlate, ve beşşiril mu’minînmu’minîne. Musa ve kardeşine vahyettik “İkinizin kavmi için Mısır’a evler yapın ve evlerinizi kıble kılın ve namazı ikame edin. Ve mü’minleri müjdele!”Yunus Suresi / Ayet-88 Ve kâle mûsâ rabbenâ inneke âteyte fir’avne ve melâhu zîneten ve emvâlen fîl hayâtid dunyâ rabbenâ li yudıllû an sebîliksebîlike, rabbenatmis alâ emvâlihim veşdud alâ kulûbihim fe lâ yu’minû hattâ yerevul azâbel elîmelîme. Ve Musa şöyle dedi “Rabbimiz, muhakkak ki Sen, firavun ve onun ileri gelenlerine dünya hayatında ziynet süs eşyası ve mallar verdin. Rabbimiz, o mallar onları Senin yolundan saptırsın! Rabbimiz, onların mallarını mahvet, onların kalplerini sıkıştır. Artık elîm azabı görünceye kadar onlar, mü’min olmazlar.”Yunus Suresi / Ayet-89 Kâle kad ucîbet da’vetukumâ festekîmâ ve lâ tettebi ânni sebîlellezîne lâ ya’lemûnya’lemûne. Allahû Tealâ şöyle buyurdu “İkinizin duasına icabet edilmiştir kabul edilmiştir. Artık ikiniz de kendinizi dîne ikame edin Allah’a çağırmaya devam edin. Bilmeyen kimselerin Benden uzaklaşan yoluna tâbî olmayın.” Suresi / Ayet-90 Ve câveznâ bi benî isrâîlel bahre fe etbeahum fir’avnu ve cunûduhu bagyen ve advâadven, hattâ izâ edrekehul gareku kâle âmentu ennehu lâ ilâhe illellezî âmenet bihî benû isrâîle ve ene minel muslimînmuslimîne. Biz, İsrailoğullarını denizden geçirdik. Böylece firavun ve onun ordusu, azgınlıkla zulümle, düşmanlıkla onları takip etti. Sular, onu boğacak düzeye erişince, firavun o zaman “İsrailoğullarının kendisine O’na inandığı ilâhtan başka ilâh olmadığına ben de îmân ettim. Ve ben de, müslümanlardanım teslim olanlardanım, İslâm’a girenlerdenim.” Suresi / Ayet-91 Âl’âne ve kad asayte kablu ve kunte minel mufsidînmufsidîne. Şimdi mi teslim oldun, öyle mi? Ve sen, daha önce asi olmuştun. Ve sen, fesat çıkaranlardan Suresi / Ayet-92 Fel yevme nuneccîke bi bedenike li tekûne limen halfeke âyehâyeten, ve inne kesîren minen nâsi an âyâtinâ le gâfilûngâfilûne. Böylece senden sonraki nesillere, bir delil ibret olman için, bugün seni bedeninle kurtaracağız. Ve insanların çoğu, elbette âyetlerimizden Suresi / Ayet-93 Ve lekad bevve’nâ benî isrâîle mubevvee sıdkın ve razaknâhum minet tayyibâttayyibâti, femahtelefû hattâ câehumul ilmilmu, inne rabbeke yakdî beynehum yevmel kıyâmeti fî mâ kânû fîhi yahtelifûnyahtelifûne. Ve andolsun ki; İsrailoğullarını güzel bir yere yerleştirdik. Ve onları tayyib temiz, helâl rızıktan rızıklandırdık. Bundan sonra onlara ilim gelinceye kadar ihtilâfa düşmediler. Muhakkak ki senin Rabbin, kıyâmet günü, hakkında ihtilâfa anlaşmazlığa düşmüş oldukları şeyde, onların aralarında hüküm Suresi / Ayet-94 Fe in kunte fî şekkin mimmâ enzelnâ ileyke fes’elillezîne yakreûnel kitâbe min kablikkablike, lekad câekel hakku min rabbike fe lâ tekûnenne minel mumterînmumterîne. Bundan sonra eğer sana indirdiğimiz şey hakkında şüphe içinde olursan, o zaman senden önce kitabı okuyan kimselere sor. Andolsun ki; sana Rabbinden hak geldi. Öyleyse sakın şüphe edenlerden Suresi / Ayet-95 Ve lâ tekûnenne minellezîne kezzebû bi âyâtillâhi fe tekûne minel hâsirînhâsirîne. Ve sakın Allah’ın âyetlerini yalanlayan kimselerden olma. O taktirde hüsrana uğrayanlardan Suresi / Ayet-96 İnnellezîne hakkat aleyhim kelimetu rabbike lâ yu’minûnyu’minûne. Muhakkak ki onlar, Rabbinin sözünü üzerlerine hakettiler. Onlar, mü’min Suresi / Ayet-97 Ve lev câethum kullu âyetin hattâ yerevûl azâbel elîmelîme. Ve eğer onlara bütün âyetler gelse bile, elîm azabı görene kadar onlar mü’min olmazlar – âyet 96.Yunus Suresi / Ayet-98 Fe lev lâ kânet karyetun âmenet fe nefeahâ îmânuhâ, illâ kavme yûnusyûnuse, lemmâ âmenû keşefnâ anhum azâbel hızyi fîl hayâtid dunyâ ve metta’nâhum ilâ hînhînin. Bundan sonra keşke bir ülke âmenû olsaydı da böylece onun ülke halkının îmânı, ona ülke halkına fayda verseydi, olmaz mıydı? Ancak Yunusun kavmi âmenû olunca, onlardan dünya hayatında aşağılayıcı azabı kaldırdık ve onları belli bir zamana kadar metalandırdık geçimlerini sağladık.Yunus Suresi / Ayet-99 Ve lev şâe rabbuke le âmene men fîl ardı kulluhum cemîâcemîân, e fe ente tukrihun nâse hattâ yekûnu mu’minînmu’minîne. Ve şâyet senin Rabbin dileseydi, yeryüzünde olan kimselerin hepsi elbette topluca îmân ederlerdi. Yoksa sen, insanları mü’minler oluncaya kadar zorlayacak mısın?Yunus Suresi / Ayet-100 Ve mâ kâne li nefsin en tu’mine illâ bi iznillâhiznillâhi, ve yec’alur ricse alellezîne lâ ya’kılûnya’kılûne. Ve Allah’ın izni olmaksızın, bir kimsenin bir nefsin mü’min olması mümkün olamaz. Ve Allah, akıl etmeyen kimselerin üzerine ceza azap Suresi / Ayet-101 Kulinzurû mâzâ fîs semâvâti vel ardardı, ve mâ tugnîl âyâtu ven nuzuru an kavmin lâ yu’minûnyu’minûne. De ki “Semalarda ve yeryüzünde neler var bakın! Âmenû olmayan bir kavme, âyetler deliller ve uyarılar fayda vermez.”Yunus Suresi / Ayet-102 Fe hel yentezırûne illâ misle eyyâmillezîne halev min kablihim, kul fentezırû innî meakum minel muntezirînmuntezirîne. Yoksa onlardan önce geçmiş olan günlerin benzerinden başkasını mı bekliyorlar? “Artık bekleyin, muhakkak ki ben de sizinle beraber bekleyenlerdenim.” Suresi / Ayet-103 Summe nuneccî rusulenâ vellezîne âmenû kezâlikkezâlike, hakkan aleynâ nuncil mu’minînmu’minîne. Sonra Biz, resûllerimizi ve âmenû olan kimseleri böyle kurtarırız. Mü’minleri kurtarmamız üzerimize Suresi / Ayet-104 Kul yâ eyyuhen nâsu in kuntum fî şekkin min dînî,fe lâ a’budullezîne ta’budûne min dûnillâhi, ve lâkin a’budullâhellezî yeteveffâkum, ve umirtu en ekûne minel mu’minînmu’minîne. De ki “Ey insanlar! Eğer benim dînimden dînim hakkında şüphe içinde oldunuzsa olsanız da ben, sizin Allah’tan başka taptıklarınıza tapmam. Ve lâkin sizi vefat ettirecek olan Allah’a kulluk ederim. Ve ben, mü’minlerden olmakla emrolundum.”Yunus Suresi / Ayet-105 Ve en ekim vecheke lid dîni hanîfâ, ve lâ tekûnenne minel muşrikînmuşrikîne. Ve yüzünü hanif olarak dîne yönelt. Ve sakın müşriklerden olma!Yunus Suresi / Ayet-106 Ve lâ ted’u min dûnillâhi mâ lâ yenfeuke ve lâ yadurrukyadurruke, fe in fealte fe inneke izen minez zâlimînzâlimîne. Allah’tan başka sana fayda ve zarar vermeyen şeylere dua etme. Bundan sonra eğer öyle yaparsan, o zaman sen mutlaka zalimlerden Suresi / Ayet-107 Ve in yemseskallâhu bidurrin fe lâ kâşife lehu illâ hûhûve, ve in yuridke bi hayrin fe lâ râdde li fadlihfadlihi, yusîbu bihî men yeşâu min ibâdihibâdihi, ve huvel gafûrur râhîmrâhîmu. Ve eğer Allah, sana bir zarar bir darlık dokundurursa, artık onu, O’ndan Allah’tan başka giderecek kimse yoktur. Ve eğer sana senin için bir hayır isterse, o taktirde O’nun fazlını geri çevirecek kimse yoktur. O’nu kullarından dilediği kimseye isabet ettirir. Ve O; Gafûr’dur mağfiret eden, Rahîm’dir rahmet nurunun sahibi.Yunus Suresi / Ayet-108 Kul yâ eyyuhen nâsu kad câekumul hakku min rabbikum, fe men ihtedâ fe innemâ yehtedî li nefsihnefsihi, ve men dalle fe innemâ yadıllu aleyhâ, ve mâ ene aleykum bi vekîlvekîlin. De ki “Ey insanlar, Rabbinizden size hak gelmiştir! Kim hidayete erdiyse, muhakkak ki kendi nefsi için hidayete erer. Ve kim dalâlette olduysa kaldıysa ancak kendi aleyhine sorumluluğu kendi üzerinde dalâlette olur. Ve ben, sizin üzerinize vekil değilim.”Yunus Suresi / Ayet-109 Vettebi’ mâ yûhâ ileyke vasbir hattâ yahkumallâhyahkumallâhu, ve huve hayrul hâkimînhâkimîne. Ve sana vahyolunan şeye tâbî ol! Ve Allah, hükmedinceye hüküm verene kadar sabret! Ve O, hüküm verenlerin en Yunus Kıssası ve Çıkarılacak DerslerKuran-ı Kerim Sureler Sıralı ListesiKur’ân-ı Kerim Nüzul İniş Sırasına göre SurelerKuran-ı Kerim Hakkında BilgiFatiha SuresiBakara SuresiYasin suresiHz. Yunus Peygamberin DuasıKısa Namaz Sureleri فَلَمَّا أَلْقَواْ قَالَ مُوسَى مَا جِئْتُم بِهِ السِّحْرُ إِنَّ اللّهَ سَيُبْطِلُهُ إِنَّ اللّهَ لاَ يُصْلِحُ عَمَلَ الْمُفْسِدِينَ Fe lemmâ elkav kâle mûsâ mâ ci’tum bihis sihrsihru, innallâhe se yubtiluhu, innallâhe lâ yuslihu amelel mufsidînmufsidîne. fe lemmâ olunca, olduğu zaman elkav attılar kâle dedi mûsâ Musa mâ olmadı ci'tum getirdiğiniz, yaptığınız bi-hi es sihru o sihir iledir, o sihirdir inne allâhe muhakkak ki Allah se yubtilu-hu onu bâtıl geçersiz kılacaktır inne allâhe muhakkak ki Allah lâ yuslihu ıslâh etmez, düzeltmez amele el mufsidîne fesat çıkaranların amelini Abdulbaki Gölpınarlı Onlar atınca Mûsâ, bu yaptığınız büyüdür dedi, ve şüphe yok ki Allah, onu bozacak, boşa çıkaracak, şüphe yok ki Allah, bozguncuların işlerini düzene sokmaz. Abdullah Parlıyan Böylece sihirbazlar, ellerindeki ip ve değnekleri atıp, göz boyama yoluyla bakanları etkileyince, Musa onlara “Bu yaptığınız sihirden başka birşey değil. Allah bunu mutlaka boşa çıkaracaktır. Gerçek şu ki, Allah bozgunculuk yapanların işlerini asla ileri götürmez. Adem Uğur Onlar iplerini atınca, Musa dedi ki "Sizin getirdiğiniz sihirdir. Allah onu boşa çıkaracaktır. Çünkü Allah bozguncuların işini düzeltmez." Ahmed Hulusi Ne zaman ki attılar, Musa "Sizin ortaya koyduğunuz sihir kuvvenizdir! Muhakkak ki Allâh onu geçersiz kılacaktır! Şüphesiz ki Allâh bozguncuların yaptığı işi olumlu sonuçlandırmaz!" Ahmet Tekin Onlar iplerini atınca Musa'Sizin yaptığınız sihirdir. Allah bunun bâtıl olduğunu size gösterecek. Allah bozguncuların amellerini düzeltmez, ıslah etmez.' dedi. Ahmet Varol Attıklarında Musa onlara dedi ki 'Sizin bu yaptığınız şey sihirdir. Allah onu boşa çıkaracaktır. Allah bozguncuların işlerini düzeltmez. Ali Bulaç Onlar atınca, Musa dedi ki "Sizlerin ortaya getirdiğiniz büyüdür. Doğrusu Allah onu geçersiz kılacaktır. Şüphesiz Allah, bozgunculuk çıkaranların işini düzeltmez." Ali Fikri Yavuz Onlar hünerlerini ortaya atınca, Mûsa kendilerine şöyle dedi “- Bu sizin yaptığınız şey sihirdir; muhakkak ki Allah, onu boşa çıkaracaktır. Doğrusu Allah, müfsidlerin işini düzeltmez. Ali Ünal Büyücüler iplerini ve değneklerini attılar ve büyük bir büyü sergilediler. Musa, “Bütün yaptığınız büyüden ibaret,” dedi ve şöyle devam etti “Allah, onun tamamını boşa çıkaracak ve bâtıl olduğunu ortaya koyacaktır. Çünkü Allah, bozguncuların işlerine düzen ve kalıcılık vermez. Bayraktar Bayraklı Onlar iplerini ve değneklerini atınca Mûsâ, “Sizin getirdiğiniz şey büyüdür, Allah onu mutlaka boşa çıkaracaktır. Çünkü Allah bozguncuların işini düzeltmez!” dedi. Bekir Sadak 81-82 Attiklarinda, Musa Yaptiginiz sihirdir, fakat Allah onu bosa cikaracaktir. Allah bozguncularin isini elbette duzeltmez. Suclular istemese de Allah sozleriyle hakki gerceklestirecektir", dedi. * Celal Yıldırım Onlar da atacaklarını atınca, Musa, bu getirip ortaya koyduğunuz sihirdir. Doğrusu Allah onu boşa çıkaracaktır. Çünkü Allah fesatçıların işini düzeltmez» dedi. Cemal Külünkoğlu Sihirbazlar atacaklarını atınca, Musa dedi ki “Sizin bu yaptığınız sihirdir. Allah, onu elbette boşa çıkaracaktır. Çünkü Allah, bozguncuların işini rast getirmez.” Diyanet İşleri eski 81-82 Attıklarında, Musa 'Yaptığınız sihirdir, fakat Allah onu boşa çıkaracaktır. Allah bozguncuların işini elbette düzeltmez. Suçlular istemese de Allah sözleriyle hakkı gerçekleştirecektir' dedi. Diyanet Vakfi Onlar iplerini atınca, Musa dedi ki Sizin getirdiğiniz sihirdir. Allah onu boşa çıkaracaktır. Çünkü Allah bozguncuların işini düzeltmez.» Edip Yüksel Onlar atınca, Musa “Sizin bu getirdiğiniz bir büyüdür. ALLAH elbette onu boşa çıkaracaktır. ALLAH bozguncuların işlerini düzeltmez“ dedi. Elmalılı Hamdi Yazır Vaktâ ki attılar, Musâ bu, sizin yaptığınız dedi sihir, her halde Allâh, onu ibtâl edecek, her halde Allah, müfsidlerin ameline salah vermez Erhan Aktaş Onlar, atacaklarını atınca Musa “Sizin bu yaptığınız sihirdir. Allah onu boşa çıkaracaktır. Allah, bozguncuların işini düzeltmez.” dedi. Gültekin Onan Onlar atınca, Musa dedi ki "Sizlerin ortaya getirdiğiniz büyüdür. Doğrusu Tanrı onu geçersiz kılacaktır. Şüphesiz Tanrı, bozgunculuk çıkaranların işini düzeltmez." Hakkı Yılmaz 81,82 Onlar ortaya atınca da Mûsâ, “Sizin getirdiğiniz şey bir göz boyama/ aldatmacadır. Şüphesiz, Allah onun boş ve asılsızlığını ortaya çıkaracaktır. Şüphe yok ki, Allah kargaşacıların işini düzeltmez. Ve Allah, günahkârların hoşuna gitmese de, hakkı, Kendi kelimeleriyle ortaya koyup gerçekleştirir” dedi. Harun Yıldırım Onlar atınca, Musa dedi ki “Sizin bu yaptığınız sihirdir. Şüphesiz Allah onu boşa çıkaracaktır. Elbette Allah, bozgunculuk çıkaranların işini düzeltmez.” Hasan Basri Çantay Vaktaki onlar atdılar. Musa dedi ki Bu sizin meydana getirdiğiniz yapdığınız şey sihirdir. Allah şübhesiz ki onun boşluğunu, asılsızlığını meydana çıkaracakdır. Allah elbette fesâdcıların işini düzenlemez. Hayrat Neşriyat Bunun üzerine onlar, iplerini ve değneklerini atınca Mûsâ dedi ki 'Sizin getirdiğiniz şey sihirdir bir göz boyamadır. Şübhesiz ki Allah, onu boşa çıkaracaktır. Çünki Allah, fesad çıkaranların işini düzeltmez.' İbni Kesir Onlar atacaklarını atınca; Musa dedi ki Bu sizin yaptığınız sihirdir, Allah onu boşa çıkaracaktır. Allah, elbette fesadçıların işini düzeltmez. İskender Evrenosoğlu Onlar attıkları zaman Musa şöyle dedi “Sizin getirdiğiniz şey sihirdir. Muhakkak ki Allah, onu bâtıl geçersiz kılacaktır.” Allah, muhakkak ki fesat çıkaranların amelini ıslâh etmez. Kadri Çelik Attıklarında, Musa, “Yaptığınız sihirdir; şüphesiz Allah onu boşa çıkaracaktır. Allah bozguncuların işini elbette düzeltmez” dedi. Mehmet Ali Eroğlu Üzerlerindeki şeyleri onlar atınca Musa şöyle demiştir"Bunlar büyüdür" Nitekim Allah elbette, onu boşa çıkarıp bozacak. Onu geçersiz kılacaktır. Ulu Allah şüphesiz ki bozgunculuk yapanların işlerini asla düzeltmeyecektir. Mehmet Okuyan Onlar iplerini atınca Musa şunu söylemişti “Sizin getirdiğiniz şey bilinen bir büyüdür. Şüphesiz ki Allah onu boşa çıkaracaktır.” Şüphesiz ki Allah bozguncuların işini düzeltmez. Muhammed Celal Şems Onlar atınca da Musa dedi ki “Ortaya koyduğunuz, ancak bir aldatmacadır. Allah, onu mutlaka boşa çıkartacaktır. Şüphesiz Allah, fesatçıların amellerini asla başarıya eriştirmez.” Muhammed Esed Böylece onlar asalarını atıp gözbağcılık yoluyla izleyenleri etkileyince Musa onlara "Bu yaptığınız sihirden başka bir şey değil; Allah bunu mutlaka boşa çıkaracaktır! Gerçek şu ki, Allah bozgunculuk yapanların işini asla ileri götürmez. Mustafa Çevik 79-82 Sonra da Firavun, adamlarına ülkedeki bütün sihirbazların toplanıp getirilmesini emretti. Nihayet sihirbazlar toplanıp getirildiler. Önceden kararlaştırılan yerde ve zamanda halkla birlikte Firavun, sihirbazlar ve Musa karşı karşıya geldiler. Musa, sihirbazlara seslenerek “Ne hüneriniz varsa koyun ortaya da görelim.” dedi. Böylece sihirbazlar göz boyama sanatlarının aletleri olan iplerini ve asalarını ortaya çıkarınca, Musa da onlara, “Sizin bu yaptıklarınız sadece göz boyamadan ibaret sihirbazlıktır. Hiç şüpheniz olmasın ki Allah bunu boşa çıkaracaktır çünkü Allah fesatçıları, bozguncuları asla amaçlarına ulaştırmaz. Müşrik ve kâfirler istemese de Allah gerçeği apaçık ortaya çıkarır. Böylece benim peygamberliğimi ve daveti Allah adına yapmakta olduğumu size gösterir.” dedi. Mustafa İslamoğlu Onlar gözbağcılığa dayalı düzeneklerini atınca Musa dedi ki "Sizin karşıma çıkardığınız sadece sihir! Elbette Allah bunu boşa çıkaracaktır çünkü Allah fesatçıların işini amacına ulaştırmaz. Ömer Nasuhi Bilmen Vaktâ ki onlar atıverdiler. Mûsa dedi ki Sizin getirmiş olduğunuz şey, sihirdir. Şüphe yok ki Allah Teâlâ onu iptal edecektir. Muhakkak ki, Allah Teâlâ müfsit olanların işini düzeltmez.» Ömer Öngüt Onlar iplerini atınca Musa dedi ki “Bu sizin yaptığınız sihirdir. Fakat Allah onu boşa çıkaracaktır. Allah bozguncuların işini elbette düzeltmez. ” Şaban Piriş Onlar, ortaya koyunca, Musa -Yaptığınız şeyler sihirdir. Şüphesiz Allah onları boşa çıkaracaktır. Allah bozguncuların işlerini düzeltmez, dedi. Sadık Türkmen Onlar atınca Musa dedi ki “Sizin getirdiğiniz şey bir sihirdir. Şüphesiz ki Allah onu iptal edecektir/boşa çıkaracaktır. Allah fesat/karışıklık çıkaranların işini düzeltmez. Seyyid Kutub Onlar atacaklarını atıp, hünerlerini gösterince Musa, Sizin gösterdiğiniz hüner büyüdür; ama Allah onu kesinlikle boşa çıkaracaktır. Çünkü Allah bozguncuların işini amacına vardırmaz. Suat Yıldırım 81-82 Onlar iplerini ve değneklerini atınca Mûsâ şöyle dedi "Yaptığınız şey, sihirdir. Allah onu boşa çıkaracaktır. Çünkü Allah bozguncuların işini düzeltmez. Mücrimler hoşlanmasa da, Allah sözleriyle gerçeği ortaya çıkaracaktır." Süleyman Ateş Onlar iplerini ve değneklerini atınca Mûsâ; "Sizin getirdiğiniz şey, büyüdür, dedi. Allâh, onu mutlaka boşa çıkaracaktır. Çünkü Allâh bozguncuların işini düzeltmez!" Süleymaniye Vakfı Onlar ellerindeki ipleri ve değnekleri atınca Musa dedi ki “Bu yaptığınız tümüyle sihirdir. Allah onu boşa çıkaracaktır. Allah bozguncuların işini yoluna koymaz.” Tefhim-ul Kuran Onlar atınca, Musa dedi ki Sizlerin ortaya getirdiğiniz büyüdür. Doğrusu Allah onu geçersiz kılacaktır. Şüphesiz Allah, bozgunculuk çıkaranların işini düzeltmez.» Ümit Şimşek Onlar ellerindekini atınca, Musa 'Bu yaptığınız büyüdür,' dedi. 'Ama Allah onu boşa çıkaracak. Çünkü Allah bozguncuların işini düzeltmez. Yaşar Nuri Öztürk Onlar hünerlerini ortaya koyunca Mûsa dedi ki "Sergilediğiniz şey büyüdür. Allah onu mutlaka hükümsüz kılacaktır. Çünkü Allah, bozguncuların işini düzgün yürütmez." En üste taşıEn alta taşıBu yazarın mealini okumaya devam et Bir sureye/ayete tıkladığınızda mealler ilk başta yazar ismine göre alfabetik olarak sıralanır. Yazar isminin solundaki kutucuğu yukarı/aşağı taşıyarak sıralamayı istediğiniz gibi değiştirebilirsiniz. Tarayıcınızın çerezlerini silmediğiniz sürece tercihiniz daha sonraki ziyaretlerinizde hatırlanacaktır. Ayrıca bir yazarın ismine sağ tıklayarak bu yazarın mealinin en üstte veya en altta görünmesini de sağlayabilirsiniz.

yunus suresi 81 82 ayetleri fazileti